Oğuz Korum

Oğuz Korum


'BEN TİLLO KUŞUNUN YAVRUSUYUM'

02 Ocak 2017 - 00:22 - Güncelleme: 28 Nisan 2020 - 09:29

Hayri Doğan'ın ardından...


 Acı kaybımız Hayri Doğan, milletvekilliği döneminde haksız yere eleştirildiğinde hep şu sözlerle dert yanardı: Alanyalı tillo kuşu gibidir. Tillo kuşu, dışarıda dayak yer, hıncını yuvadaki kendi yavrularını döverek alır. Ben de tillo kuşunun yavrusuyum.

İNSANIN sevdiklerinin, dostlarının ölümünün ardından yazı yazmak ne zor şey. Birkaç ay önce Alanya Lisesi'nden öğrencim, Hayri Doğan'ın danışmanı merhum Mehmet Ali Uysal'ın ani kaybından sonra yazdığım yazıda "Bu ölüm sana hiç yakışmadı Mehmet Ali'm" demiştim. Şimdi aynısını Hayri Doğan için söylüyoruz. Bu ölüm sana da yakışmadı.



Alanya'da iki Hayri Doğan'ı isim benzerliğinden dolayı zaman zaman karıştırırlar. Birisi merhum Topal Hüsnü'nün oğlu merhum cümbüş üstadı Hayri Doğan, nam-ı değer Hayri Emmi, birisi Obalı eski Milletvekili merhum Hayri Doğan. Bu ikisini de kelimelerle anlatmak zordur. Her ikisi de nevi şahsına münhasır insanlardı. Ez cümle güzel insanlardı. Milletvekili Hayri Doğan'ı, ortaokul öğrencisi olduğum 1970'li yılların başında tanıdım. Geçmişinde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Demokrat Parti (DP) rekabetinin yoğun yaşandığı Alanya'da aynı rekabet 1970'li yıllarda CHP ve Adalet Partisi (AP) arasında yaşanıyordu. Atak bir genç, özellikle AP mitinglerinde miting anonslarıyla öne çıkıyordu. Miting anonslarında bu gencin davudi sesi dikkat çekiyordu. Bu işlerde kendisine yardımcı olan iki isim vardı. Birisi merhum Turgut Gökgül (Tenekeci Turgut), diğeri Azakoğlu Nadir. Özellikle o yıllarda Adalet Partisi Genel Başkanı olan Süleyman Demirel'in, Antalya mitinglerinin organizasyonlarında, o yıllarda Türkiye'de bir Jawa motosikleti cenneti olan Alanya'dan motosikletlerle gidip, Süleyman Demirel'i karşılamak önemli aktiviteler arasındaydı. AP Gençlik Kolları Başkanı olarak bu konuda Hayri Doğan adından söz ettiriyordu. O yıllarda Başbakan olan Süleyman Demirel ile Hayri Doğan'ın çat kapı görüştüğü Alanya'da bir efsane gibi anlatılıyordu. Kimdi Hayri Doğan?

Hayri Doğan; billur pınarları, gözü ve gönlü yormayan yeşilliklerle örtülmüş arazisi, su şırıltısı, kuş sesi, bülbül nağmesi, cana can katan temiz havasıyla meşhur ilkler beldesi Oba'da 1950 yılında dünyaya gelir. Baba merhum Sırmalı Hüseyin Emmi (Hüseyin Doğan) 1913 doğumludur. Anne merhume Zahide Hanım, Oba'dan Onbaşılar'ın Ahmet Ağa'nın (Çetin) kız kardeşidir. Bu noktada baba Sırmalı Hüseyin Doğan'dan biraz bahsetmek isterim. Kendisini traşsız ve kravatsız gören olmamıştır. Hayri Doğan'ı siyasete hazırlayan kişidir. Oba'da ve Alanya'da sosyal yönü ile dikkat çekerdi. Oba'ya gelen herkesle ilgilenir, hal hatır sorar, izzet-i ikramda bulunurdu. Sofrası açıktı. 'Sırmalı' denmesinin sebebini de araştırdım. Sülale çok eskilerde sırmalı elbise giyermiş. Bu sırmalı elbiseleri sandıklarında muhafaza etmeleri sülalede bir gelenekmiş. Sırmalı lakabını da bu sebeple almışlar. Hayri Doğan'ın babası Sırmalı Hüseyin Emmi'nin şu sözünü siyasete gireceklere ve siyaset yapanlara özellikle hatırlatmak isterim:

"Eğer bir yere adaylık düşünüyorsanız, işe yıllar öncesinden başlayınız. Her gün yolda gördüğünüz her insana, hatta telefon, elektrik direklerine, yolda rastlayacağınız hayvanlara selam veriniz. Ve yüzünüzden gülücüğü eksik etmeyiniz."

1995 yılında hakkın rahmetine kavuşan Sırmalı Hüseyin Emmi'nin bu sözünü, oğlu Hayri Doğan hiç aklından çıkarmadı ve uyguladı. Bu sebeple siyasette hep dost biriktirirdi. Türkiye'nin her tarafından dostlar edindi. Yıl 1980. Öğretmen olarak benim ilk atamam Konya'ya yapıldı. Duymuş ve bana ulaştı. "Orada Adnan Ağırbaşlı diye bir dostumuz var. 'Kadim dostun Hayri Doğan'dan selam getirdim' dersin" dedi. Ve dediğini yaptım. Hayri Doğan ismi, Konya'da bulunduğum süre içerisinde bana her kapıyı açtı. Aynı şeyi Burdur'a askere giderken yaşadım. Burdur'daki çay bahçesi işletmecisi Mustafa isminde bir genç için de aynı şeyi söylemişti. Burdur'da askerken, bu dostunun da yakın alakasını yaşadım. Aynı şeyleri yaşayan sayısız kişiler vardır. Yine ben Alanya Lisesi'nde öğretmen iken, Alanya Öğretmen Evi Müdürlüğü'nü bana layık görüp, beni onore ettiği için de kendisine hep minnettar olmuşumdur.  70'li yıllarda Alanya Hali'nde sebze komisyonculuğu, ardından Akdeniz Otobüs Firması temsilciliği, Türkiye Ziraat Odaları Yönetim Kurulu Üyeliği, Tarım Kredi Kooperatifleri Yönetim Kurulu Üyeliği, Alanyaspor Başkanlığı derken, 12 Eylül İhtilali'nden sonra yasaklı yıllarda Süleyman Demirel'le olan bağlarını hiç koparmadı. Doğru Yol Partisi'nin (DYP) teşkilatlanma çalışmaları içerisindeyken, 1989 yılında Selçuklu'nun ardından Alaiye beylerinin kadim beldesi Oba'nın ilk kurucusu belediye başkanı oldu. İcraatlarıyla ses getiren bir belediye başkanıydı. Pratikti. Çözüm üretmede mahirdi. Geniş Oba yolunun açılması, Alanya'ya o yıllarda ilk özel TV yayınının izlenmesi için yaptırdığı sistem Alanya'da çok konuşuldu. 1991 yılında yapılan milletvekilliği seçimlerinde Allah 'Yürü ya kulum' dedi. 19. Dönem Milletvekilliği seçimlerinde en fazla tercih oyu alanlardan birisi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Antalya Milletvekili olarak girdi. 1995 yılında yine Antalya Milletvekili seçildi. Plan ve Bütçe Komisyonu'nda görev aldı. Alanya'nın çeşitli alanlarda devletten çok sayıda hizmet almasını sağladı. Bu noktada "Alara sınırından, Yuları sınırına kadar benim Alanya'nın her karış toprağında hizmetim vardır" deyimini kullanırdı. Hizmetlerini basite almaya çalışanlara karşı ise "Babasından kendisine ev miras kalanlar, evin kolonlarının kendiliğinden çıkıverdiğini sanırmış" derdi. Siyasette vefasızlıktan söz edenlere ise "Siyasette küslük olmaz. Herkesle barışık olacaksın" derdi. Yine sık sık "Alanyalı kendi değerlerine sahip çıkmalı. Alanyalı Tillo kuşu gibidir. Tillo kuşunun özelliği şudur. Dışarıda dayak yer, hıncını yuvadaki kendi yavrularını döverek alır. Ben de Tillo kuşunun yavrusuyum" diyerek dert yanardı.



Milletvekilliği döneminde TBMM'de bir kaç kez ziyaretinde bulunma şerefine erdim. Her ziyaretimizde muhakkak beni meclis lokantasına götürmüştür. Oradaki garsonların Hayri Doğan'a büyük itibar gösterdiklerini görmüştüm. Bunun sebebinin de en iyi bahşiş veren milletvekili olmasından kaynaklandığını söylemişlerdi. Avokadoyu Alanya'ya ilk getirenlerdendir. Ziraat Odaları yönetimindeyken, o yıllarda pek bilinmeyen ve revaçta olmayan, satılmayan ve odanın elinde kalan avokado fidanlarını Oba'ya getirerek dikmesinden dolayı babasından büyük tepki alır. "Ne yapacaksın bunları da dikiyorsun?" der babası Sırmalı Hüseyin Emmi. Daha sonra Hüseyin Emmi avokadonun değerini anlayınca "Haklıymışsın" der. Güler yüzlü, samimi, kızmayan, herkesi kucaklayan yapısıyla dikkat çekerdi. 1950-1960 arası milletvekilliği yapan merhum Ahmet Tokuş'tan sonra Alanya'nın en fazla hizmet almasını sağlayan ikinci milletvekili olarak hep hatırlanacaktır. Şimdilerde Alanya'nın yetiştirdiği değerlerden, benim de Alanya Hamdullah Emin Paşa Koleji'nde öğretmeni olma onurunu yaşadığım Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu, Hayri Doğan'dan sonra Alanya'ya hizmet kervanını çekmeye devam ediyor. Allah başarılarını arttırsın. Merhum Hayri Doğan, sohbetlerinde, hafızamda kaldığına göre bir ablasının Alanya'nın Malımlar sülalesine gelin gittiğini ve merhume olduğunu, ağabeyi eski Hal Müdürlerinden Atilla Doğan'ın merhum olduğunu, bir ablasının Oba'da Kümük Hocalar'da gelin olduğunu, bir ablasının Hacı Bekriler'de gelin olduğunu, sonra kendisinin doğduğunu, bir kız kardeşinin de Mehmet Uysal'la evli olduğunu söylerdi. Zamansız gittin abi. Hani anılarını yazacaktık? Beni her gördüğünde "Yazacağım" diye söz verirdin. Ne yazık ki nasip olmadı. Bir gün Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu ile Oba'daki evine misafir olmuştuk. Kendi elleriyle yaptığı kelle paça çorbasını, Dim köylerinden getirttiği yufka ekmekle bizlere ikram etmişti. "Kelle paça yapmada maharetliyim" derdi. Demirtaş'ta Cengizler'den evliydi. Hicran Hanım'la olan bu evliliğinden iki evlat sahibidir. Babasının ismini taşıyan oğlu Hüseyin ve kızı Derya. Ailenin acılarını paylaşıyoruz. Sevenlerinin, dostlarının acılarını paylaşıyoruz. Bir gün doğumu hüzünlendirir beni, çünkü doğumu hatırlatır, bir de gün batımı, gün batımı da ölümü hatırlatır. Dalar giderim semanın o kızıllığına, kopar içimden bir şeyler. Hayri Doğan'ın kaybıyla yine koptu içimizden bir şeyler. Cennet mekanı olsun. O'nu son yolculuğuna büyük bir kalabalıkla uğurladık. Oba'nın Sekilioğlu Mezarlığı'nda şimdi babasının, anasının yanında. Rahat uyu sayın vekilim.



Ölüm asude bir bahar ülkesidir bir rinde,

Ve serin selviler altında kalan kabrinde,

Her seher bir gül açsın,

Ve her dem bir bir bülbül ötsün.

OĞUZ KORUM

ALANYA ARAŞTIRMACISI-TARİHÇİ

YORUMLAR

  • 0 Yorum