Bir dahinin portresi Mozart

600'ün üzerinde eser besteleyen Mozart'ın notaları günümüzde her an dünyanın farklı bir yerinde yankılanıyor...

Bir dahinin portresi Mozart
29 Ocak 2021 - 16:39 - Güncelleme: 29 Ocak 2021 - 17:57
Wolfgang Amadeus Mozart, 35 yıllık hayatına sığdırdıklarıyla kendinden sonraki yüzyıllarda adını müzik denince ilk akla gelen isimlerden biri olarak tarihe yazdırdı. 27 Ocak 1756 yılında bugünkü Avusturya sınırları içinde kalan Salzburg'da dünyaya gelen Mozart, babasının da yönlendirmesiyle çok küçük yaşlardan itibaren müzikle yaşamaya başladı. 600'ün üzerinde eser besteleyen Mozart'ın notaları günümüzde her an dünyanın farklı bir yerinde yankılanıyor...
Mozart ya da vaftiz edildiğindeki tam adıyla Johannes Chrysostomus Wolfgangus Theophilus Mozart, Klasik Batı Müziği'nin Bach ve Beethoven ile birlikte en önemli üç isminden biri kabul edilir. "Kime göre?", "Neye göre?" gibi sorular gelebileceğini öngörüp kısaca yaptığı besteler ve bunun müziği derinden etkileyip yeni bir yön vermesi nedeniyle olduğunu söyleyebiliriz. Ne acıdır ki müzik tarihinin bu büyük ismi çok genç yaşta hayatını kaybetti. Üstelik naaşı da apar topar defnedildiği için mezar yeri ne yazık ki tam olarak bilinememekte.

Popüler kültürde Salieri ile olan rekabeti, telefonlarla okulların teneffüs zil sesleri ve her an denk gelebileceğiniz melodileriyle yer bulan Mozart hayattayken deli dolu bir yaşam sürdü. Eğlenmeyi, dönemin gece hayatına katılmayı çok seven Mozart bir yandan da inanması güç bir hızla 600'den fazla besteyi insanlığa armağan etti. Bu besteleri günümüzde 9-5 mesaile sadece çalması bile bir ömre denk gelirken bu eserlerin oluşturulma sürecini ve hızını tahayyül etmeyi siz okurlara bırakıyorum.

İmparatorun huzuruna çıktı

5 yaşındayken Salzburg Başpsikoposu ve Elektörü'ne konser veren ardından kısa sürede şanı başkente yayılınca Viyana'da İmparator II. Joseph'in huzurunda da bir performans sergiledi. Küçük bir çocuk olarak imparatorun huzurunda hünerlerini sergileyen Mozart, yıllar sonra bu kez bir yetişkin olarak yine II. Joseph'in sarayında konser verir. O esnada Almanca bir opera için yanıp tutuşan II. Joseph, bu isteğini gerçekleştirmeye hevesli ismi tam karşısında bulur. Zira o dönem operaların İtalyanca dışında bir dilde yazılması hoş karşılanan bir şey değildi. Mozart, bu kalıpları yıkıp Almanca operalar yazdı. Muhtemeldir ki sarayda imparatorun etrafını çeviren elitler biraz da bu yüzden Mozart'ı hiç sevmedi. Bu noktada akla gelen ilk isim saray bestecisi Salieri'dir. Ancak Salieri ile Mozart'ın ilişkisi pek de Amadeus tiyatrosu ve filminde gördüğümüz gibi olmayabilir. Bugün yaygın bir bilinirlik kazanan Salieri Kompleksi durumunun kökeninde Puşkin'in yazdığı konuyla ilgili bir öykü yatıyor. Ancak şunu da biliyoruz ki Mozart hayatını kaybettikten sonra çocuklarının eğitimini üstlenen kişi Salieri oldu. Üstelik iddiaların aksine onu zehirlemiş olma ihtimali de düşük. Zira Mozart'ın yaşadığı dönem tüberküloz gibi hastalıkların kol gezdiği ve çok genç yaşta insanların bu hastalıktan hayatını kaybettiği bir dönemde.

Türk tarihi için önemi

Salieri bahsini burada kapatıp Mozart'ın Türk tarihi için önemine de değinmek gerekiyor. Türk Marşı olarak anılan piyano sonatı Rondo alla Turca'yı besteleyen Mozart'ın, en ünlü operalarından biri olan 'Saraydan Kız Kaçırma' da konu itibarıyla Osmanlı dönemi İstanbulu'nda geçmekte. Mozart'ın yaşadığı dönem Avrupa'da Turquerie olarak adlandırılan Türk Modası'nın en güçlü olduğu döneme tekabül ettiğinden büyük besteci de bu modanın dışında kalmadı.


Mozart’ın ölüm yıl dönümünün olduğu hafta her sene dünya genelinde Mozart Haftası olarak anılıyor. 5 Aralık 1791'de hayatını kaybeden Mozart, son bestesi olan 'Requiem' ile son yolculuğuna uğurlandı. Requiem içerikli besteler içinde en ünlüsüne imza atan Mozart'ın bu çalışmasının son düzenlemelerini ise yardımcısı Süssmayr tamamlamıştı.

 


YORUMLAR

  • 0 Yorum