Osmanl?’da Dalkavukluk Mesle?i ve Tarifesi
Tanzimat’tan evvelki devirde, bugünkü mecazi anlam? ile dalkavuklar mevcut olmakla beraber, onlardan tamamen ayr?, kelimenin basit lügat anlam?na göre isim alm?? loncas? ile kahyas? ile ve efrad? ile, i?leri kibarlar? ve zenginleri ve onlar?n konaklar?ndaki, meclislerindeki kimseleri e?lendirmek olan bir ‘dalkavuk esnaf?’ var idi.

Osmanl?'da zor bir zanaat olarak dalkavukluk bir esnaf s?n?f? olarak kabul görüyordu. Bu i?i yapan kimseler çok dü?ük ücretle kelle koltukta gezen kimselerdi. Efendilerinin gözden dü?mesi ço?u zaman onlar?n da sonu oluyordu.
Osmanl? dalkavuklar? asla efendilerini ele?tirmez yahut onu küçük dü?ürecek bir davran?? içinde bulunmazlard?; ama efendilerinin hasm? olan ki?ilere yönelik cesur ve ?edit bir muhalefet söz konusuydu.
Krallar?n soytar?lar? olur, padi?ahlar?n ise dalkavuklar?…
Soytar?, yeri geldi?inde yergisini efendisinin yüzüne söyleyebilen, her türlü i?nelemesi ho?görü ile kar??lanan, sözün k?sas? ta?? gedi?ine koyand?r. Dalkavuk ise, “Evet, efendim, sepet efendim” demeye mahkûm olmu?, efendisini ?i?irmekten geri durmayan saray adam?. Al?n size be? kar??l?k büyük fark… Sevgili co?rafyam?zda, gerçekleri gizleyip, yalanlarla efendilerini oyalayan dalkavuklu?un en eski meslek say?ld??? su götürmez bir gerçek…
Efendim, bu zatlara dalkavuk denilmesinin ard?nda giyinme biçimi yat?yor. Nas?l m?? Osmanl?’da kavuk, her zaman çevresine bir ?ey sar?larak giyilen ba? kapatmad?r. Dalkavuklar?n ise, etraflar?na serpu? serilmeden kavu?u ç?plak takmalar? emrolunmu?tur! Yani k?yafetlerinde kocaman armalar? vard?r.
Üstelik, ba?lang?çta yaln?zca efendilerinden hizmetlerinin kar??l???nda bah?i? alan dalkavuklar, giderek bir i? kolu haline gelmi?, süreçte ba?lar?na bir yönetici seçerek mesleklerini tüzü?e ba?lam??lard?r.
Osmanl? Devleti de süreçte bu mesle?i de a??r i?çilik olarak kabul etmi?tir. I. Sultan Mahmut döneminde dalkavuklar kendi durumlar?n? padi?aha sunmu?lar, içlerinde olduklar? ahvali betimlemi?lerdir:
Topkap? Saray? Müzesi’nde bulunan 1. Mahmut devrine ait, ancak kime yaz?ld??? belli olmayan dilekçeyle dalkavuk esnaf?n?n varl???n? ispat ediyor:
“Birinci Sultan Mahmut devrine ait olup kime hitap etti?i belli olmayan bu vesika bir dilekçedir; bugünkü dilimize çevirdi?im sureti ?udur:
“Devletli, inayetli, merhametli efendim
“Kimsesiz dalkavuk kullar?n?z?n arzuhalidir
"Kimsesiz dalkavuk kullar?n padi?aha arzuhali"
Her sene Ramazan? ?erif geldi?inde ?stanbul'da, davetli, davetsiz iftarlara gideriz. Uleman?n, ricalin, devletin vesair büyüklerin mevki sahiplerinin sofralar?nda çe?itli nefis yemekler, türlü türlü reçeller, süzme a?ureler, ?erbetler, tavukgö?üsleri, elmas pareler, helvalar, kaymakl? baklavalar, ekmek kaday?flar?, ho?aflar yer içeriz, üstüne göbek tütünü ve kahve ile ikram görürüz. Lakin içimizde baz? terbiyesizler bulunup edebe uymayan hareket ve tav?rlar? ile velinimetimiz efendilerimizi gücendirmekte, zarar? da hepimize dokunmaktad?r.
Dalkavukluk sa?lam bir nizama ba?lanmazsa cümlemizin açl?ktan ölece?imiz a?ikârd?r. Kadim nizam ve kanuna göre yeniden bir nizama ba?lanmam?z?, içimizden uygunsuzlar?n? tard edilmesini, tav?r ve hareketleri hepimizin makbulü olan ?akir A?a'n?n cümlemize kâhya tayin olunmas?n? ve memuriyetini bildiren bir k?t'a ruhsatname ihsan buyurulmas?n? niyaz ederiz. Emir ve ferman devleti inayetli efendim sultan?m hazretlerinindir.?mza: Dalkavuk Kullar?
Padi?ah?n sevgili ve kimsesiz kullar? dalkavuklar arzuhallerinin hemen alt?na dü?tükleri notta mesleklerine yara??r ayr?nt?lar yazmay? da ihmal etmezler:
Dalkavuklar kibar ve rical huzurlar?na girdiklerinde etek öperler. Oturacaklar? yer, trahzan yan?ndaki küçük minderlerdir. Vazifeleri, hane sahibi olan zat?n mizaç ve tabiat?na uygun ?ekilde konu?mak, zikri müstekreh tabirlerden ve küfürlerden gayetle sak?nmakt?r. Hane sahibi ne söylerse fevkalade yardakç?l?kla tasdik edecekler ve asla ayk?r?s?nda söz söylemeyeceklerdir. Verilen paran?n çoklu?u ile meslekta?lar? aras?nda övünülmeyecektir.
Dalkavuklar bile s?ras? gelince i?lerinin bir düzen içinde sürüp gitmesini bekliyor, kendi geleceklerini garanti alt?na almak için sayg?da kusur etmiyorlar da, yapt?klar? komedi sanat?na uymuyor bir türlü. Belki de padi?ahlar?n komedi sanat?na çekinceli tavr?n?n arkas?nda ele?tiriye tahammülsüzlükle birlikte sürekli pohpohlanmak arzusu yat?yor!
Oysa bu topraklarda do?an binlerce y?ll?k komedi gelene?inde, hele hele Antik Yunan Komedyalar?nda ‘uyar?’ seyirciyi güldürerek yap?l?r. Ta?lama olgusunun deyim yerindeyse ta? gibi oturdu?u Aristophanes’te yönetimdeki yolsuzluklar, yarg?daki adaletsizlikler, insano?lunun içinde gizlemek için çaba gösterdi?i ‘hayvanl?k’, sava? ve öldürme tutkusu, sanat ve felsefe dünyas?nda anla??lamayan ‘a??z kalabal???’ yerilir, bunun kar??s?nda insanc?l de?erler, anlay??, ho?görü, bar??a olan ba?l?l?k yüceltilmeye çal???l?r.
Öte yandan bizim gibi ülkelerde zaman zaman bask? dönemi kamç?lar hem komedi sanat?n? hem de mizah?. Siyasal tarihimizdeki satir, yergi, ele?tiri kültürünün kilometre ta?lar? olan Nam?k Kemal, Can Yücel, Aziz Nesin ve hatta Geleneksel Türk Tiyatrosu’nda ortaoyununda, Hacivat - Karagöz’de, Meddahta siyasal ya da hangi anlamda olursa olsun bir iktidar?n yergisi kültürel bir de?er ve gerçek olarak kabul edilmi?tir.
Böylece mevcut dalkavuklar?n (yönetimin türlü türlü kademelerinde görev yapan ancak mesleki olarak adland?r?lmayan, kendini gizlemi?, tav?r ve davran??lar?yla dalkavuk olarak hareket edenlerin yan? s?ra ?smarlama dalkavuklar?n, baz? ?air vb ki?ilerin) ve dalkavuklu?u meslek olarak yapanlar?n yönetenlerin üzerindeki etkileri de o oranda artm?? oluyordu.
Dalkavuklu?un bir meslek olarak yap?lmas?ndan bahisle ünlü tarihçi Re?at Ekrem Koçu eserinden dalkavuklu?u ?öyle tan?mlam??t?r:
“Dilimizde bugün mecazi manada bir tiynet, ruh haletini belirten isim olarak kullan?yoruz; kendi ç?kar?, menfaati için bir zengine, veya devlet kapusunda yüksek mevki sahibine yardakç?l?kta bulunan adam, u?aktan a?a?? ve hatta ?erefsiz, haysiyetsiz köleden zelil bir tiptir; bütün insani meziyet ve faziletlerden soyunmu? dalkavuk, bugünkü anlamda hac? yatmaz gibidir; para kayna?? yahut timsalin önünde e?ilir, el, etek, ayak öper, ama her zaman menfaatini sa?lar, maddi s?k?nt? çekmemek anlam?nda ayakta durur; aya??n? öptü?ü kimse imkan ve kudretini kaybedince de hemen yeni efendilerinin huzurunda zilletle e?ilir ve asla tereddüt etmeyerek dü?en efendisinin aleyhinde bulunur.
“Dalkavu?u tokatlay?p kovabilmek çok zordur. Ülkeler fethetmi? serdarlar, cihangirler, tahtlar, saltanatlar devirmi? inkilabc?lar bile nab?zlar?na göre ?erbet vermesini bilen dalkavuklu?u da beslemi?tir.” (1)
Dalkavukluk esnaf?
Tanzimat’tan önceki dönemlerde mevcut dalkavuklar?n yan? s?ra bu i?i meslek olarak yapan bir dalkavuk esnaf?n?n varl???n? da i?aret etmi?tir.
“Toplum hayat?m?zda Tanzimat’tan evvelki devirde, bugünkü mecazi anlam? ile dalkavuklar mevcut olmakla beraber, onlardan tamamen ayr?, kelimenin basit lügat anlam?na göre isim alm?? loncas? ile kahyas? ile ve efrad? ile, i?leri kibarlar? ve zenginleri ve onlar?n konaklar?ndaki, meclislerindeki kimseleri e?lendirmek olan bir ‘dalkavuk esnaf?’ var idi.
“Tanzimat’tan önce ba?a ya külah, ya kavuk giyilirdi. Külah?, külah?n çe?idini ayak tak?m? ile esnaf ve asker ocaklar?nda efrad giyerdi. Külah?n üzerine, i?lerinin, mesleklerinin alameti farikas? olarak beyaz dülbent, yahut renkli çember sararlard?; baz? gençlerle bilhassa asker dalkülah olurdu, yani külahlar?n?, üzerine herhangi bir ?ey sarmadan giyerlerdi.
“Kavuk ise tüccar?n, memurun, kibar?n, ricalin uleman?n serpu?u idi ve kavuk istisnas?z üzerine mutlaka bir ?ey sar?lan serpu? idi.
“??leri, meslekleri ba?kalar?n? e?lendirmek olan dalkavuk esnaf?na zelil adamlar kabul edilmi?ti ve onlara serpu? olarak ayak tak?m?n?n ve e?raf?n ve askerin serpu?u olan külah giydirme imkan? bulunamam??t?; zira, külahlar?na ne sararlarsa sars?nlar, yahut dalkülah da olsalar muhakkak esnaf veya askerle kar??t?r?lacaklard?. Kavuk ise daima üzerine bir ?ey sar?larak giyilen serpu? oldu?u için o zelil adamlara serpu? olarak kavuk seçildi ve toplum içinde derhal seçilmemeleri için de ‘dalkavuk’ olmalar?, yani kavuklar?na hiçbir ?ey sarmamalar? emrolundu, bu suretle kendileri de alameti farikalar? olan serpu?lar?na nispetle ‘Dalkavuk’ ad?n? ald?lar.
“Dalkavuk esnaf?, zaman?m?z?n mecazi anlamla isim alm?? dalkavuklar? yan?nda yedi zemzemle y?kanm?? biçarelerdi; tekrar ediyoruz, ba?kalar?n? türlü yollardan e?lendirmeyi alenen i?, meslek edinmi?lerdi. Nizamnameleri vard? ve i? hizmet kar??l??? alacaklar? ücretin narhlar? vard?. Hürriyetlerin alabildi?ine k?s?ld??? mutlakiyet-i mutlaka devrinde, yaz?n yal?s?na ve k???n kona??na kapanmak zorunda olan devletliler için dalkavuk kullanmak bir ihtiyaçt?.”

Çe?itli e?lence hizmetlerine göre belirlenmi? dalkavukluk tarifesi ?öyle:
- Dalkavu?un burnuna fiske vurma: (fiske ba??na) 20 para
- Ba??na kabak vurma: 30 para
- Yüzünü tokatlama: (tokat ba??na) 30 para
- Oturdu?u setten ve minderden a?a?? yuvarlama: 30 para
- Merdivenden a?a?? yuvarlama: 180 para
Bir yeri incinir, k?r?l?rsa tedavi ve cerrah paras?n? latife eden verir. - Ç?plak ba??na tokat atma: (tokat ba??na) 45 para
- Elinde be? on k?l kalmak ve di?lerini leylek gibi çat?rdatmak ?artiyle sakal zelzelesi: 60 para
- Sakal boyanmas?na: 60 Para
Sakal?n yar?s? veya cümlesi arpa boyunca k?rk?l?rsa, latifeyi yapan dalkavu?un üç ayl?k nafakas?n? verir. Bu nafaka ayda 30 kuru?tan 90 kuru?tur. - Dalkavu?un kafas?na iri bir yumruk indirme: (yumruk ba??na) 40 para
- Ellerine ve ayaklar?na domuz topu ba?lama: 40 para
Domuz topu: Elleri ba?l? olan bir kimsenin, ba?l? olan ayaklar?n?n, kollar aras?ndan geçirilerek tostoparlak ?ekle getirilmi? durumu. - Yüzüne mürekkep ve kömür ile kara sürme: 37 para
- Kuyru?u d??ar?da kalmamak üzere bir f?nd?k s?çan?n? dalkavu?un a?z?n?n içine kapatma: 400 para
- Sak?z dolab?na (bostan dolab?) ba?lanarak su içinde bir mikdar durdurulmak ?artiyle bostan kuyusunda bir devrine: 600 para
Bu latifede birden fazla her devir için ayr?ca 100 para verilir. Dalkavuk bo?ulur ölürse cenaze masraflar? latifeyi yapana aittir. - Bir taraf?n?n üzengisi olmayarak ha?ar?ca bir hayvana bindirilip tema?as?ndan ho?lan?l?rsa: 300 para
- Bir salk?m üzümün sap? ile beraber yedirilmesi: 40 para
Dalkavuk f?kralar?
Tarihçi yazar Koçu, dalkavuklar?n genellikle takma isimler kulland?klar?n? belirttikten sonra bir iki ho? dalkavuk f?kras?yla devam eder:
Dalkavuklar? bazen kendi isimleri ile an?lm??lar, fakat ekseriya ?apur Çelebi, Hande Çelebi, Letaif Çelebi, Kahkaha Molla, Sü?lün Bey, Ebülef Efendi, Burnaz A?a, Ç?plak Kad?, K?z Pehlivan, Kabrankulak A?a, Hac? F??f??, Hac? Samand?ra gibi takma isimler takm??lard?r.
Müverrih Peçrevili ?brahim Efendi, dalkavuklara ve ?aklabanlara a??r? dü?kün olan üçüncü Sultan Murat’?n hal tercemesinde ?irin bir f?kra nakleder; müverrinin kalemiyle naklediyoruz:
Maskaran?n biri ?etaret ve maharetini gösterip de ihsan?n? alaca?? s?rada:
– Yok hünkar?m, bugün alt?n istemem, yüz de?nek isterim!… der.
Padi?ah sebebini sorunca:
– Hele önce ellisini vurdurun da sebebini o zaman sorun! der Padi?ah emreder, maskaray? falakaya y?karlar, de?nekler elli olunca herif:
– Durun!… bir orta??m vard?r, ellisini de ona vurun! der.
Orta??n?n kim oldu?unu sorarlar:
– Beni her gün davete gelen bostanc?d?r. (Bostanc?: Osmanl? tarihinde saray?n korunmas?na ve ?ehrin güvenli?ine bakmakla görevli olan erlerden biri)
Padi?ah?m?z?n ihsan?n? al?p gider iken ‘seni ben ça??rd?m, yar?s? benimdir’ diye paran?n yar?s?n? elimden zorla al?r, bugün de de?ne?in yar?s? onun hakk?d?r… der.
Padi?ah gülmekten kat?l?r, maskaraya mütad ihsan?n?n iki mislini verir, bostanc?y? da elli de?nek için falakaya y?karlar.
Geçen as?rda ya?am?? mirasyedilerden Veliefendizade Mehmet Efendi de meclislerindeki dalkavuklar? ile me?hurdur; ho? f?kralard?r:
Bir yaz günü dalkavuk esnaf?ndan sekiz on kadar kör toplat?p yal?s?na getirmi?, onlar?n birbirini görmeden lag cengi etmelerine hayli güldükten sonra, u?aklar: Namaza buyurun !.. diyerek körlerin koltuklar?na girmi?ler ve ba?çeye ç?kar?p r?ht?m?n ta kenar?na serilmi? seccadelere götürmü?ler, u?aklardan biri de kay??a binmi?, sözde imam olmu?, “Allahüekber” deyince biçare kör dalkavuklar secdeye var?rlarken denize yuvarlanm??lar.
Veliefendizade bir yaz günü, k?? oyunu, ortal???n çak?l çak?l tuttu?u bir k?? günü de yaz oyunu oynatm??t?.
Yaz günü kendisi s?rt?nda ince patiska entari, yal?n ayak, küfür küfür oturmu? buzlu ?erbet içerken s?rtlar?na h?rkalar, kürkler, ayaklar?na kal?n yün çoraplar giydirilmi? dalkavuklara sahlep ikram edilmi?.
K?? oyununda aksi, efendi tand?r ba??na oturur, s?rt?nda kürkü sahlep içer, bütün pencereler aç?l?r, dalkavuklar yazl?k entariler ve ç?plak ayakla titre?ir iken dondurma ikram edilirmi?.
*Osmanl?'da zor bir zanaat olarak dalkavukluk bir esnaf s?n?f? olarak kabul görüyordu.
*Bu i?i yapan kimseler çok dü?ük ücretle kelle koltukta gezen kimselerdi.
*Efendilerinin gözden dü?mesi ço?u zaman onlar?n da sonu oluyordu.
YORUMLAR