Marcus Tullius Cicero kimdir? (MÖ 106 - MÖ 43)

3 Ocak MÖ 106 yılında Arpinum'da doğmuştur. Çocukluğundan itibaren başarılı bir öğrenci olmuş, eğitime olan tutkusu ve sevgisi ile ünlenmiştir.

Marcus Tullius Cicero kimdir?  (MÖ 106 - MÖ 43)
21 Ağustos 2023 - 13:50
Marcus Tullius Cicero Bilgi kuramı açısından kesinliğe bağlı kalmamış, olasılıklarının yolunu izlemeyi seçmiştir. Latince’nin felsefe dili olarak gelişmesinde büyük katkılar sağlamıştır. Çocukluk yıllarından itibaren mükemmel bir öğrenci olmuştur.
 Eğitime olan aşırı tutkusu ve sevgisi ile ün kazanmıştır. Sonra oldukça yoğun bir hukuk eğitimi almış, edebiyat ve felsefe ile de ilgilenmeye başlamıştır. Marcus Tullius Cicero savaşlardan nefret ederdi. Yinede orduya dahil oldu ve mahkemelerde başkanlık yaptı. Publius Clodius pulcher’in koymuş olduğu yasalardan dolayı aralarında ciddi bir muhalefet başladığında 1 seneliğine İtalyayı terk etti. Geri döndü ve Caesar’ın hükümranlığı altında asla sesini çıkarmadı ve kendini yazılarına verdi.
Bir zaman sonra Cicero’yu devlet düşmanı ilan ettiler. Kaçtı fakat yakalandı. MÖ 43 yılının 7 Aralık günü başı kesilerek idam edildi. Başı Forum Romanum’daki Rostra’da halka teşhir edildi ve elleri ise Seneto binasına çivilendi. Cicero’yu bu kadar güçlü ve ünlü kılan onun hatiplik özelliğiydi.
Toplam’da 88 konuşması kayıt edilmiş günümüze sadece 58’i ulaşmıştır. 



Cicero’nun felsefesinde bir çok filozof gibi bilgiyi her şeyden üstün tuttuğunu görürüz. O bilginin mutlaklığını değil göreli olduğunu bu nedenle şüpheciliği savunduğunu belirtmiştir. Cicero‘nun epistemolojik açıdan olsallıklara yer verdiği görülmektedir. Öyle ki bilginin zamanla değişebilirliği, bazı olasılıkların mutlak bilginin olmadığını gösterdiğini savunur. Ontolojik açıdan; insan varlığını ele aldığı yazılarını incelediğimizde Cicero insanın ruhunun bedenden ayrıldığı durumun aslında çok basit bir olay olduğunu vurgulamıştır. Ona göre beden zaten her hangi bir acı duymaz. Bu nedenle yaşamımızı ölümden korkarak huzursuz bir şekilde geçirmemiz çok yersizdir. Ölüm bir doğa yasasıdır ve insan sonlu bir varlıktır. Bu nedenle her insan mutlaka ölümle karşılaşacaktır.
Bu nedenle kişi dünyaya bağlanmamalıdır.

Ahlaki açıdan; Cicero denilince akla ahlak felsefesi üzerine görüşleri gelmektedir. Çünkü Cicero, bilgi felsefesinde savunmuş olduğu olasılık fikrini ahlak felsefesinde sürdürmez.
O, aksine ahlakın temelinde bilgelik olduğunu, bilginin peşinde olmak gerektiğini savunur. Erdemli ve bilgili bir hayat kişinin mutlu olmasına da yardımcı olur.
Kişi erdemli bir yaşamı seçerse zaten mutlu olacaktır.
Sokrates’in de fikirleriyle çok benzer bir görüşe sahip olan Cicero, insanların ve aklın en büyük düşmanının maddi hazlar ve tutkular olduğunu savunmuştur.
Öyle ki maddi hazlar insanı, yalana riyakarlığa, genelin mutluluğu yerine kendi hazzına yönelik egoistliğe yol açar. Kişi zinaya, tecavüze, şehvete yönelir. Bu nedenle kişinin asıl yapması gereken ruhsal hazlarına yönelmesidir.
Bu da ancak ahlaki iyiliğe yönelip, ahlaki kötülükten uzaklaşması ile olur. Erdemli yaşam ahlaklı ve bilgi peşinde olan yaşamdır.
Aynı zamanda ahlaki eylemler ve filozofların bu fikirlerinin genele de yarar sağlaması gerektiği kanaatindedir.
Bu nedenle erdemli ve bilgili kişilerin devlet yönetiminde de aktif olmaları gerektiğini, bu sayede toplumun ilerleyebileceğini hatta bunun zaten akıllı bireylerin görevi ve sorumluluğu olduğunu savunur.
Erdemli yaşamla beraber övgü, şan, ün gibi kavramları da seven Cicero, ahlaklı olmanın beraberinde bunlarında gerçekleşeceğini savunur. O halde bilgili olmak yetmez, bunları yaşama da geçirmemiz gerekmektedir.
Eğer düşüncelerimiz ile yaptıklarımız arasında farklılıklar varsa, bu bize bilginin faydasızlığını gösterir. Kullanılmayan bilgi zihinde sadece yer kaplar. Felsefe bireye davranışları ve düşünceleri konusunda yol gösterir.
Bu yolu öğrenmek ve bu yoldan yürümek ise, kişinin kendi elindedir. Bilge, adil ve dürüst bir kişi zaten gerçek mutluluğa da ulaşacaktır. Ruhun sevdiği ve istediği zaten bu ahlaki olanın yayılmasını sağlamaktır.
Erdem başka kişilere de fayda sağlamakla olur. Cicero insanların eşit olduğunu ve birbirlerinden ırk, cinsiyet, din olarak bir üstünlüklerinin olmadığını savunur. Ahlaklı ve erdemli insanlar iyi insanlardır ve iyi insanlar ayrım yapmazlar.Zaten ona göre tek bir dünya devleti olmalı ve insanlar ırklarına göre ayrılmamlıdır. O devletin insanların bir arada yaşamasından kaynaklı zorunlu bir kurum olduğunu, bunun ise birlikte adil, dürüst bir şekilde yaşamakla olacağını savunur. Cicero’ya göre doğal hukuk kuralları herkes için aynı düzeyde ve zorunluluktan kaynaklanır.
Ona göre Tanrı insanlara akıl vermiştir ve insanlar akıl yoluyla en doğrusunu bulmakla sorumludur. Bu kişinin en önemli ödevidir. Tanrısal akıldan nasibini alan insan, bunu kullanmalı ve diğer canlıların da bulunduğu bu doğayı sevmeli, korumalı uyum ve dengeyi sağlamalıdır. Bu görüşleri ile Kıbrıslı Zenon tarafından oluşturulan Stoa ahlakı ile görüşlerinin çok benzer olduğu görülür.



Cicero Felsefesi ve Stoacılık
Stoa felsefesinde de Cicero gibi aklın ve bilginin merkeze alındığı görülür. Erdemin en üst değer olduğunu savunurlar ve erdemli olmanın iyilikten geçtiğini savunur. İnsanın içinde iyiyi gerçekleştirme arzusu vardır. Stoacılıkta her şeye saygı ve sevgi duyma, kibirden, adaletsizlik ve haksızlıktan uzaklaşma fikri vardır. Hatta bir çok düşünme etkinliğinin amacı daha iyi olma ve iyiye yönelmedir.
Bu nedenle Cicero’nun fikirleri stoa ahlakına son derece yatkındır.

”Cicero’ya yaşlılığında sorulan soru :
“Üstad, yeniden gençliğe dönmek ister miydiniz?
” Verdiği yanıt:
“Yarışı birinci bitiren bir at, neden bir daha başlangıç çizgisine dönmek istesin ki…”

Ben her zaman yaşlılar gibi olgun düşünen gençlere,
gençler gibi neşeli olan yaşlılara hayranımdır.
Zaten neşeli olanlar hiçbir zaman yaşlanmazlar.

“Yaşlanmak ve yaş almak,”
Gençlik bir hayat devresi değil, bir akıl halidir.
Yıllar cildi buruşturabilir, ancak heyecanların bitişiyle ruh buruşur.
İnsan kendine olan güveni kadar genç,
Kuşkusu kadar yaşlı, Cesareti kadar genç,
Korkuları kadar yaşlı, Umudu kadar genç,
Bezginliği kadar yaşlıdır.

Hiç kimse fazla yaşamış olmakla yaşlanmaz.
İnsanları yaşlandıran, ideallerinin bitmesidir.

Kalbi sevdikçe,
Neşe duydukça,
Güzellikleri fark ettikçe,
Beyni yeni şeyler keşfettikçe Herkes gençtir.!!!!

İnsanlar yaşadıkça yaşlandıklarını sanırlar,
Halbuki yaşamadıkça yaşlanırlar.
İnsan,Yaşlı olmaya karar verdiği gün yaşlanır.

Doğruluk ve sorumluluk sahibi kimse lider olmaya layıktır. Marcus Tullius Cicero

Hastalar için hayat oldukça, umut da vardır. Marcus Tullius Cicero

Çalışarak ün kazananlar, doğuştan ünlü olanlardan daha fazladır. Marcus Tullius Cicero

Herkes hata işleyebilir, yalnız ahmaklar hatalarında ısrar eder. Marcus Tullius Cicero

İnsanın tüm dikkati kendisindeyse, mutlu olmaması mümkün değildir. Marcus Tullius Cicero

İçinde kitap olmayan bir oda ruhsuz bir beden gibidir. Marcus Tullius Cicero

Memleketler parasızlıktan değil, ahlaksızlıktan çökerler. Marcus Tullius Cicero

Yarınlar yorgun ve bezgin kimselere değil, rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir. Marcus Tullius Cicero

Bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır. Marcus Tullius Cicero

Özgürlük için hepimiz hukukun kölesiyiz. Marcus Tullius Cicero

Hayat yokuşunu tırmanırken rastladığınız insanlara iyi davranın; inişte yine onlara rastlayacaksınız çünkü. Marcus Tullius Cicero

Akıl da bir tarla gibi ekilmeye ve bakılmaya ihtiyaç duyar. Marcus Tullius Cicero

Malını kaybeden bir şeyini kaybeder, namusunu kaybeden birçok şeyini kaybeder cesaretini kaybeden her şeyini kaybeder. Marcus Tullius Cicero

İnsanın en büyük düşmanı, doğrudan doğruya kendisidir. Marcus Tullius Cicero


 


YORUMLAR

  • 0 Yorum