Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sayın Putin, üzerine gitmekle geri adım atacak birisi değil

Batılı ülkelerin Rusya'ya yönelik yaptırımlarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu ülkeleri bu konuda eleştirdiğini söyledi. Erdoğan, "Dünyada en saygın 3-5 ülkeden bir tanesi olan Rusya'nın lideri olacaksınız, her türlü imkana sahip olacaksınız, kalkıp böyle saldırılara evet diyeceksiniz. Mümkün değil" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Sayın Putin, üzerine gitmekle geri adım atacak birisi değil
03 Kasım 2022 - 14:40
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen A Haber, ATV, A Para ve A News'in "Gündem Özel" ortak canlı yayınında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Aracın fiyatının sorulduğunu belirterek, bu konuda aceleci olunmamasını isteyen Erdoğan, "Togg satışa sunulduğunda rekabetçi olacak. Bu ne demek? Piyasaya çıktığı anda kendi sınıfındaki araçlarla fiyat anlamında rekabet edebilecek. Zira buradaki babayiğitler sırada, masada oturan adamlar değil. Hepsi ülkenin sivrilmiş, saygın iş adamları. Oturacağız, onlarla değerlendirmesini yapacağız ve mart ayında yollara çıkmadan önce fiyat tespitini yapıp ona göre de adımımızı atacağız." değerlendirmesini yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "ÖTV'yle ilgili yetkinizi kullanacak mısınız?" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"A'dan Z'ye her şeyi o zaman konuşacağız. Şu anda bunu söylemek çok çok yanlış olur. Şunu söyleyeyim, bir elektrikli araç var önümüzde. Bunu özellikle teşvik etmek ve halkımıza sevdirmek bizim için önemli bir maharet olacak. 2022 Temmuz ayında zaten ÖTV indirimi yapılmıştı. Şimdi yeni vergi düzenlemesiyle motor gücü 160 kilovatı geçmeyen ve ÖTV matrahı 700 bin TL'yi aşmayan elektrikli araçlar için yeni vergi oranı yüzde 10 olarak belirlendi. Bunların hepsini planlayarak yolumuza devam ediyoruz."
'Vatandaşımız, hangisini beğenirse onu alacak'
Togg'un 5 ayrı model üretiminin olacağını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu üretimlerin içerisinde vatandaşımızın önüne seçenekler sunuyoruz. Bu seçeneklerle birlikte hangisini beğenirse onu alacak. Sadece otomobil değil, renklerde de seçenekler var. Dikkat ederseniz arkadaşlar renklerde de derslerine iyi çalıştılar. Hepsine değişik bir yeri koydular. Kapadokya'sından Oltu'suna varıncaya kadar yalnız bir tane eksik bırakmışlardı. O da Karadeniz. Karadeniz'de, 'Rize mi olsun, Ayder mi olsun?' dedik çalışın, getirin. Çünkü yeşil eksik. Yeşilin olmadığı bir çeşit olamaz. Niye? Türkiye, yeşiller ülkesi."
Eşi Emine Erdoğan'ın Togg'un kırmızı rengini seçtiğini, bu nedenle kırmızı araçta karar kıldıklarını dile getiren Erdoğan, "İkinci bir teklif geldi. O da İlham Aliyev'den. 'İki araba ben istiyorum. İkinci ve üçüncü bana. Bunun birini makamda kullanacağım, bir tanesini de daireye.' dedi. Hatta bugün bile telefonla görüşmemizde hemen bana bunu hatırlattı. Renk konuşmadık. Zannediyorum onu Mihriban Hanım'la görüşür, ona göre bize haber verir" dedi.
Togg'un sürüşünün nasıl olduğu sorusu üzerine Erdoğan, "Araç bir defa bulunduğu noktada direksiyonu sonuna kadar kırıyorsun, olduğu yerde dönüyor ama hiç döndüğünün farkında değilsin. O denli huzurlu, o denli rahat. Emine Hanım o noktada biraz şaşırdı. Orada o kadar aşırı süratle gitmedik ama ben daha önce bir test yapmıştım. O testi 160'a kadar çıkmıştım" yanıtını verdi.
Aracı kullanırken yanında TOGG Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş'ın da olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşin başına getirdiğimiz arkadaşımız sağ olsun gerçekten işe hakim, işe sahip. Bu arada Honda'dan bir beyin daha aldılar. Şu anda o iki beyin bütünüyle şu anda Togg'u kumanda ediyorlar. Ellerine sağlık" şeklinde konuştu.
'Ben bu zatı muhatap olmaktan artık utandım ama onda utanma yok'
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha önce yapılan yatırımları eleştirdiği bir video izletilen Erdoğan, "Togg Gemlik Kampüsü'nde açılış töreni dünya basınında geniş yer aldı. Yunan basınında 'meydan okuma' olarak ifade edildi. Bu ikilemi nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"Ben bu zatı muhatap olmaktan artık utandım ama onda utanma yok. Tabii ortağı da öyle. 'Fabrika nerede?' diyor. İşte fabrika. 'Otomobil nerede?' diyor. İşte otomobil. Muhalif liderlerden de o gün sağ olsun açılışa katılanlar vardı. Her ne kadar ikisi gelmediyse de ortağın bir elemanı oradaydı. Muhalif medyadan takip edenler de vardı. Onlar da takdir ettiler. Hani 'eser' dersin, eser ortada. Bunun yanında 'üretilen otomobil' dersin o da ortada. Şu an itibarıyla bin 300 kişinin ortaya çıkardığı bir eser var. Sen bu eseri hala görmüyorsun. İşte Allah'ın hükmü aynen tecelli ediyor, 'Gözü var, görmez. Kulağı var, duymaz. Dili var, hakkı söyleyemez. Çünkü onların kalpleri mühürlüdür.' İşte aynen tecelli ediyor. 'Biz üretemezsiniz demedik, satamazsınız dedik.' diyorlar. Bu başladı şimdi. Esasında bunların hepsine verilecek cevabımız var ama inanın buna vaktimiz yok. Yazıktır, 20 yıldır Türkiye'nin geleceğine yatırım yaparken çıkıyor ve diyor ki 'Bir tane fabrikanız var mı?' Eline diline dursun. Bu kadar fabrikalar açtık. Eğitimde okullar, hastaneler inşa ettik, kendisi biliyorsunuz SSK'da genel müdürken ölüleri rehin aldılar."
'Bütçeye en ufak bir yük olmuyor'
Merhum gazeteci Savaş Ay'ın A Takımı programında Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü yaptığı döneme ait görüntülerin olduğunu anımsatan Erdoğan, o dönemde kan revan içinde kalan 7 yaşında bir çocuğun olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Sen busun. Şimdi diyor ki 'Bu kadar para ödeyeceksiniz.' Bak öğren, ben ekonomistim. Bizim şu anda yap-işlet-devret ile bu eserleri üretenler, bunlara toplam bedelini ortaya koysa, bunlara faiz ödemeye kalksan altından kalkamazdı ama şimdi milli bütçeye en ufak bir yük olmuyor. Eser ortaya çıkıyor, eser ortaya çıkarken taahhüt edilen nedir? Diyelim ki hasta sayısı. Burada hasta sayısında eğer yüklenici firma burada o rakama ulaştı, ulaştı. Ulaşamadığı zaman aradaki farkı veriyorsun. İnanın bunları böyle faiz hesaplarına şöyle bir masaya yatırsan çok daha karlısın devlet olarak."
'Sadece 20 şehir hastanesi aslında Türkiye'nin gurur abidesi'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vatandaşların eskiden hastanelerde yaşadıkları sıkıntılara ilişkin videonun izletilmesi üzerine de şöyle konuştu:
"Üzülmemek elde değil. Böyle yalan, böyle körlük olamaz. Sen SSK'da genel müdürlük yaptın. Ben Kasımpaşa'da doğup büyüdüm. Çocukluğumun hemen hemen geneli orada geçti. SSK Okmeydanı Hastanesine muayeneye gelirdik. Oralardaki kavgalar, gürültüler ve Bay Kemal daha sonra SSK'nın genel müdürü olduğu zaman o hastanelerin hali rezaletti. Bir arkadaşımızın eşi o hastanede doğum yaparken öldü. Vermediler, rehin aldılar. Olur mu? Oldu. Bunları biz o dönemde yaşadık. Bu Kılıçdaroğlu utanmadan, sıkılmadan hala, yap-işlet-devretle şehir hastanelerimize laf atıyor. Utan, utan. Gurur duy. Yok gurur duyamazsın. Sadece 20 şehir hastanesi aslında Türkiye'nin gurur abidesi. Kaldı ki tüm Türkiye'nin 81 vilayetinde şehir hastanelerinden sonra eğitim araştırma hastaneleri, bunun yanında devlet hastaneleri ve bütün ilçelere varıncaya kadar yapmış olduğumuz hastanelerle sağlıkta devrimi gerçekleştirdik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 salgınının, yap-işlet-devret modeliyle yapılan şehir hastanelerinin en büyük sınavı olduğunu vurgulayarak, "Eğer biz bu yatırımları yapmamış olsaydık, pandemiden çok büyük hasarla çıkardık. Ama Allah'a hamdolsun o yatırımlar az zayiatla çıkmamıza fırsat verdi. Şu anda gerek şehir hastanelerinde gerek devlet hastanelerinde gerek büyük ilçe varıncaya kadar hastanelerde üretimlerimiz, yatırımlarımız devam ediyor. Çünkü yola çıkarken biz bir şey söyledik. 'Dört ana unsur üzerinde Türkiye'yi yükselteceğiz.' dedik. Bir, eğitim. Her şeyin başı o. İki sağlık, üç adalet, dört emniyet. Biz bunlarla yola çıktık. Arkasından ulaşım, enerji, tarım, dış politikayla işi güçlendirdik. Şu anda Türkiye altyapısıyla, üstyapısıyla aynı şekilde devam ediyor. Türkiye altyapısı olmayan bir ülkeydi. Süleyman Demirel döneminde yapılan Şehitler Köprüsüne çok takıldılar. Ardından Turgut Beyin Fatih Sultan Köprüsüne çok takıldılar" ifadelerini kullandı.
'Ne sayın Putin'den ne sayın Zelenskiy'den olumsuz bir yaklaşım almadım'
Tahıl koridorunun yeniden açılması hatırlatılarak yöneltilen "Putin ve Zelenskiy ile diyaloglarınıza ve nasıl çözdüğünüze dair bilgi verebilir misiniz?" sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:
"Her ikisiyle de görüşmeyi arzu ettiğiniz anda aradığımızda 24 saati bulmadan görüşüyoruz. Gerek sayın Putin ile gerek Zelenskiy ile bu görüşmeleri yapıyoruz ve onlardan aldığımız bilgilerle bir diğeriyle bunları görüşme, müzakere etme fırsatını buluyorum. Sağ olsun şu ana kadar ne sayın Putin'den ne sayın Zelenskiy'den olumsuz bir yaklaşım almadım. Hepsi de olumlu yaklaştılar. Bizden talepleri oldu bu taleplere elimizden geldiğince olumlu yaklaşımlı cevap verdik. Onlar da bizim bu yaklaşımlarımız karşısında hiçbir zaman bize ters yaklaşmadılar.
Sayın Putin örneğin Prag'da ben kiminle görüşüyorsam aleyhine konuşuyor. Ben şimdi samimi olayım. Ben de diyorum ki 'Yanlış yapıyorsunuz'. Çünkü Rusya gibi bir devletin başına siz her yerde bu tür olumsuz yaklaşımlar sergilerseniz kusura bakmayın, o da kendi tavrını bir lider olarak kendini ezdirmeden koyacaktır. Siz bir lider olarak bu şekilde size saldırılsa buna eyvallah eder misiniz? Etmezsiniz. Bana yapsanız da aynı şeyi ben de etmem. Gereği neyse bunu yaparım. Sayın Putin'in yaptığı bu. Dünyada en saygın 3-5 ülkeden bir tanesi olan Rusya'nın başı olacaksınız, her türlü imkana sahipseniz ve kalkıp böyle saldırılara da 'evet' diyeceksiniz. Mümkün değil. Şimdi aynı durumda kendisiyle biz bunları konuşurken tabii o bu yaklaşımlarımı da gördüğü için yaşadığımız S-400 konusunda da bunları gördüğü için birileri vasıtasıyla bu tahıl koridorunun açılmasına eyvallah etmiyor."
Rusya Devlet Başkanı Putin'i salı günü aradığını ve çarşamba saat 12.00'den itibaren tahıl koridorunun açıldığını anımsatan Erdoğan, "Biz bununla da kalmayalım, gübreyi de açalım dedik. Hem tahıl hem gübre bütün bunlarla beraber de hatta bir şeyi daha bağladık. Dedik ki, örneğin Cibuti, Somali, Sudan buralarda insanlar açlıktan şu anda ölüyor. İlk etapta buralara bu tahıl naklini yapalım. Endişe etme dedik, biz bunu planlayacağız ve İstanbul'daki merkezden bu işi takip edeceğiz. Cibuti, Somali, Sudan gerçekten buraların durumu hiç iyi değil. Afrika ülkelerinden başka az gelişmiş ülkelerde sıkıntı varsa buralara doğru da biz yine bu nakliyeyi gerçekleştireceğiz" dedi.
Erdoğan, çarşamba akşam Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile salı günü de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bu konuları konuştuklarını, bunun devam edeceğini ve adımlarının yaygınlaştırılacağını söyledi.
"Afrika ülkelerine öncelik verilmesi sizin teşvikinizle mi oldu?" sorusu üzerine Erdoğan, "Tabii. Az gelişmiş ülkeler de var" dedi.
'Kişisel ilişkiler diplomaside en önemli adımlar'
"Diplomaside yeni bir model geliştirdiniz, kişisel ilişkilerin ön plana geçtiği. Diplomaside kişisel ilişkiler ne kadar etkili oluyor?" sorusuna karşılık Erdoğan, kişisel ilişkilerin diplomaside en önemli netice getirici adımlar olduğunu belirtti:
"Kişisel ilişkiler diplomaside en önemli adımlar. O olmazsa netice getirici adımları atamazsınız."
'Akkuyu'yu önümüzdeki yılın sonlarında veya 2024'ün başlarında açacağız'
Erdoğan, bunun olmaması halinde netice getirici adımların atılamayacağını ve sonuç alınamayacağını ifade etti.
Salı günü Putin ile konuştuklarını ve bunun adına da "lider diplomasisi" dediklerini anlatan Erdoğan, lider diplomasisini başarmanın çok önemli olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salı günü Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini ardından da Putin ile görüştüğünü, her ikisiyle yaptığı görüşmenin birbirinin tamamlayıcısı olduğunu dile getirdi.

Erdoğan şöyle konuştu:
"Olaf bile bir ay önce çok farklı bir noktadaydı ama şimdi daha farklı bir noktada. Bu görüşmeler deneyim kazandırdığı gibi bakıyor ki sayın Putin üzerine gitmekle geri adım atacak birisi değil. Öyleyse o zaman diyor ki 'Biz burada işin tam manasıyla uyum noktasını yakalayalım ki netice alalım'. Biz de kendilerine bazı şeyleri bu arada söylüyoruz. Diyoruz ki 'Bu böyle yürümez bak şu anda siz önceleri dediniz ki, Almanya'yı söylüyorum, 'Biz yenilenebilir enerjiye geçeceğiz onun için de şu anda bütün nükleer enerjilerimizi devrede tutmanın gayreti içerisindeyiz.' dediler. 'Kömür santrallerini falan kapatıyoruz.' dediler. Dedim, yanlış yapıyorsunuz. Gerçekten de koskoca Ruhr Havzası'nı, oradaki termik santralleri kapattılar. Fakat sonra doğalgaz kesilince bir anda bunlar yeniden termik santrallere dönme kararı verdiler. Şu anda termik santrallere Almanya'da dönüldü, Ruhr Havzası çalışıyor. Biz ise hepsini yapıyoruz. Bizde hem termik santraller var hem doğalgaz noktasında iyiyiz. Bir de inşallah önümüzdeki yılın sonlarında Akkuyu'yu açacağız veya 2024'ün başlarında."
Sinop'ta açılacak nükleer santrale ilişkin de bilgi veren Erdoğan, "Sayın Putin ile Sinop Nükleer Santralini konuştum. Biz tabii 2024'ün başı veya 2023'ün sonunda bir üniteyi açacağız. Onun dışında üç ünite daha var. O üç üniteyi de ardı ardına belli aralıklarla açacağız. Ama Sinop'ta yeni bir dörtlü üniteyi inşa edeceğiz. Bir Akkuyu, Sinop, bir üçüncüyü farklı bir merkezde arkadaşlar çalışıyorlar. Ayrıca onu da yapacağız. Çünkü bunların her birinden yüzde 10 enerji temini sağlayacağız. Hem Akkuyu 4 bin 800 megavat enerji sağlayacak Sinop da aynı şekilde oradan da 4 bin 800 megavat üretilecek" dedi.
'Arkadaşlarımız devletten gelen paraların hepsini açıkladılar'
"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde nükleer santralin kötü bir şey olduğunu söyledi. Bu projenin devam etmeyeceğine dair bir sinyal olarak görebilir miyiz? Muhalefet iktidarı aldığında ya da böyle bir plan yapıyorsa termik santralin akıbeti ne olur?" sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle yanıtladı:
"Devletlerde devamlılık esastır. Bu adam cahil. Sen kalkacaksın, yani bu millet sana zaten bu ülkede yönetimi vermez o ayrı mesele de. Çünkü böyle cahil cühelayla bir yere gidilmez. Sen SSK'yı yönetemeyen bir cahilsin. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni nasıl yöneteceksin?"
CHP'nin elinde bazı büyükşehir belediyelerinin bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, "Ne yapıyorlar? İstanbul, Ankara... Meclisler onlarda değil ama hemen ağlamaya başlıyorlar, 'Para gelmiyor'. Arkadaşlarımız devletten gelen paraların hepsini kuruşu kuruşuna açıkladılar. Yalancı bunlar. Ben belediye başkanıyken ileri biyolojik tesisi Tuzla'da kurduk şimdi çıkmışlar oranın açılışını yapıyorlar. Utan, burayı yapan biziz" şeklinde konuştu.
"Tuzla Belediye Başkanı Şadi Bey daha önceki emeklere teşekkür ettiği için yuhalandı, darp edilmeye çalışıldı" denilmesi üzerine Erdoğan, "Bunlarda tabii izan yok, insaf da yok" ifadesini kullandı.
'Türkiye bu işin bir hub'u oluyor'
"Türkiye, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in teklifiyle dünyaya gaz satabilecek bir ülke konumuna geliyor. Gaz merkezi ne zaman kurulabilir? Nasıl bir sistemden bahsediyoruz?" sorusuna Erdoğan, "Gaz merkezi ile alakalı olarak Sayın Putin ile yaptığımız görüşmede, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız kapsamlı biçimde bir çalışmayı muhataplarıyla yapıyorlar. Büyük ihtimalle, Türkiye bu işin bir hub'u oluyor" yanıtını verdi.
En yakın merkez olarak da şu an itibarıyla Trakya bölgesinin görüldüğünü belirten Erdoğan, buradan çıkışla Avrupa'ya dağıtımın mümkün olacağını ifade etti.
Bunların ilk tespitler olduğunu, çalışmaların devam ettiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Zaten biz, uzun zamandır enerji merkezi olma yolunda adım atıyoruz. Bunun için kaynak ve güzergah çeşitlendirmesi gerekiyordu. Merkez olmak için de tek kaynak yeterli olmaz, belli bölgelere bunu dağıtmak durumundayız. Bizim mesela Azeri gazıyla alakalı da Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum petrol ve gaz hatları da var. Son Azerbaycan'a gidişimde bunları da İlham Bey ile etraflıca görüştük. Biz, oralardan da alacağız. Bunu TANAP ile alıp güçlendireceğiz. Ayrıca depolama tesislerimizi kuracağız. Ve sıvılaştırılmış gaz terminalleri... Bu FSRU dediğimiz gemilerle taşıma, bunu ayrıca yapacağız. Karadeniz'deki gaz keşfi bize ayrı bir güç katacak. Bu arada, biz göreve geldiğimizde Türkiye'nin ne sismik araştırma gemisi vardı ne sondaj gemisi vardı. Berat Beyin Enerji Bakanlığı döneminde, o zaman ilk sismik ve sondaj gemilerinin alımı yapıldı. Bunları da biz alırken kar ettik. Şu anda bu gemilerin fiyatları vesaireleri çok farklı bir noktada."
'40 milyon metreküplük gazı sisteme vereceğiz'
Arka arkaya 3., 4. sondaj gemilerinin alındığını, bunların modern teknolojiye sahip olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Hem Karadeniz'de hem Akdeniz'de bunları yapacağımız gibi, icabında bizim farklı ülkelerde doğal gaz kaynaklarının yoğun olduğu yerlere de bu gemilerimizle gidip, oralarda sondaj çalışmasını yapıp, oralardan da doğal gazı çıkartarak, gerek o ülkede veya üçüncü ülkelere bunları satma şansımız var. Bu konuyla ilgili teklifler geliyor şimdi değişik ülkelerden. Birinci sırada mesela Libya, 'bu konuda bu tür çalışmaların içiresine girebiliriz' diyor. Böyle bir durum söz konusu. Ama şimdi hep birlikte 'Tuna 1' kuyusu dediğimiz buradaki çalışmalar önem arz ediyor. Dolayısıyla Karadeniz'de Sakarya adını verdiğimiz o doğal gaz şeyi önem arz ediyor. Bütün bunlarla beraber Tuna 1 kuyusu, öbür taraftan TANAP, öbür taraftan yine Mavi Akım bunların hepsi geliyor ve bunlar bütünleşiyor belli bir noktada. Bütünleştikten sonra da Sakarya Gaz Sahası'nda 540 milyar metreküplük bir keşfimiz var. Gazı 2023'e yetiştirmek için şu anda ekiplerimiz yoğun bir çalışma içerisinde."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bununla kalmadıklarını, sahaları geliştirme faaliyetlerine de devam ettiklerini dile getirerek, sondaj gemileri Kanuni ve Yavuz'un eş zamanlı olarak sahada çalıştığını söyledi.
İlk etapta 10 kuyu açacaklarını, buradaki günlük üretimin 10 milyon metreküp olacağını aktaran Erdoğan, "Sahanın tam üretime geçmesiyle 40 kuyuyla, günlük 40 milyon metreküplük gazı sisteme vermiş olacağız" dedi.
Sakarya Gaz Sahasının, keşiften ilk üretime kadar dünyanın en hızlı yapılan deniz sahası olacağını belirten Erdoğan, Filyos'taki doğal gaz işleme tesisinin inşasının devam ettiğini kaydetti.
'Müjdeli haberler bekliyoruz'
"BOTAŞ, gazı ulusal sisteme bağlamak için kara boru hattını da bu ay içerisinde tamamlayacak" diyen Erdoğan, Fatih Sondaj Gemisinin, Sakarya sahasına yakın alanda, "Çaycuma 1" arama kuyusunda sondajına geçen hafta başladığını, oradan da müjdeli haberler beklediklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı Programında Karadeniz gazına ilişkin 'ciddi rezerv müjdemiz olacak' dediniz. Bu anlamda bir rakam verebiliyor muyuz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"Şu ana kadar Sakarya sahasında 540 milyar, diğer yaptığımız tespitlerde henüz bunu aşan yok. Son olarak 110 milyar metreküplük var, bu rezervler tespit edildikçe belki daha fazlasını da yakalayacağız. Ama sondaj gemilerimiz çalışıyor. Son aldığımız sondaj gemisi, 12 bin metreye kadar sondaj yapabiliyor, kabiliyete sahip. Çok güçlü bir gemi ve yaşı itibarıyla da yaşlı değil. Bu da bizim için büyük bir avantaj. Onun için arkadaşlarımızın bu gayretleri, bu incelemeleri yapmaları bizi ciddi manada rahatlattı. Ama hesaplamalar kesinleşince sonuçlarını da yakın zamanda açıklayacağız."
"Yeni kaynakları duymamız uzak değil gibi. Açıklamanızdan öyle gözüküyor." denilmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu bölgeler, bu noktada bereketli gibi görünüyor" karşılığını verdi.
'Bay Kemal, ezberlettiklerini konuşmaya başladı'
"Muhalefet devamlı Türkiye'yi yasa dışı işlerle ilişkilendirmeye çalışıyor. Muhalefetin dış dünyayı adeta müdahaleye çağıran söylemlerini görüyoruz. En son yine 'TSK'nın kimyasal silah kullandığına' dair bir iftira Türk Tabipleri Birliği Başkanı tarafından dile getirildi. Ana muhalefet ve diğer muhalefetin bazıları da buna sahip çıktılar. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD'de geçirdiği sır 8 saat var. Yine 'kara para aklama' iftirasında bulundu. Bu konuda neler söylersiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Bay Kemal, Amerika'daki bu 8 saatlik ortadan kayboluşunun gizemini bu iftiralarıyla yavaş yavaş aydınlığa kavuşturuyor. Dikkat ederseniz şu anda Bay Kemal, kendisine ezberlettiklerini konuşmaya başladı. Siyasi hayatı yalan, şaibe, iftira ve çeşitli çarklarla dolu Bay Kemal, ülkesine ve 'ben Atatürk'ün partisiyim' diyerek kendini gizlemeye çalışıyor. Şurada bir hafta, 10 gün içerisinde öyle bir edepsizlik ki arka arkaya, bu CHP zihniyeti bir taraftan bizim Silahlı Kuvvetlerimize hakaret etti, bir taraftan 'kimyasal silah' dediler. İşte bu Tabipler Odasının başındaki kadını da kendilerine göre bir yerde yaktılar. Bununla da kalmadılar, bir de 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin maalesef uyuşturucu kaçakçılığıyla cari açığını kapattığı' iftirasını attılar. Bunlar bir hafta içinde oldu. Böyle densizlik olur mu? Bu nasıl bir siyasettir?
Biz, terörle mücadele ediyoruz, yaptığımız yatırımlar ortada, köprülerimiz, tünellerimiz, metrolarımız, havalimanlarımız bütün bular ortada, utanmadan, sıkılmadan 'cari açığı uyuşturucu ticaretiyle kapattığımızı' söylüyor. Bugün daha Ticaret Bakanım neyi açıkladı? 'Bugüne kadar gelmiş geçmiş büyüme hızında en büyük büyümeyi yakaladık' dedi. Varsa elinde bir delil, çıkarsın bunu konuşursun."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'nin, uyuşturucuyla mücadelede temayüz etmiş bir iktidar olduğunu belirterek, "Ama sen şu anda ne yapıyorsun? Uyuşturucu baronlarına zemin hazırlıyorsun, onlara yol açıyorsun. Ve zaten senin içinde kuru, sulu içenler var. Bunlar ortada. Ama kalkıp da AK Parti iktidarına bu yakıştırmayı yapamazsın" dedi.
'Neyini savunuyorsun?'
AK Parti'nin terörle mücadelesinde özellikle Güneydoğu'da verdikleri mücadelenin hep uyuşturucu kaçakçılarıyla olduğunun altını çizen Erdoğan, PKK'nın uyuşturucudan nemalandığını, bunları etkisiz hale getirdiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"Çıkmış eş başkan, şu anda tutuklanmış olan Tabipler Odasının Başkanı olan o kadını savunuyor. Neyini savunuyorsun? Bu kadın sadece Silahlı Kuvvetlerimize saygısızlık yaparak, yakıştırma yaparak... Sen bu yakıştırmayı nasıl benim Silahlı Kuvvetlerime yaparsın? Neymiş? 'Burada uyuşturucu, bilmem ne, falan yapılmış' gibi yakıştırmalarla, ondan sonra da 'üzerine gidilmemesi gerekirdi' gibi laflar... İşte Bay Kemal de savunuyor, öbür tarafta HDP savunuyor. Zaten başka savunanları da yok, bunlar savunuyor. Niye? Çünkü bunlar birbirinin adeta ete kemiğe bürünmüşü. Ama bu şekilde kendilerini kurtaramazlar. Gerek Silahlı Kuvvetler olarak gerek bizler bunları yakın markajda takip ediyoruz. Yargıda da bunları kovalamaya devam edeceğiz."
Millet İttifakı ile ilgili soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunlar 'Millet İttifakı' diyerek orada da millete ihanet ediyorlar. Onun adı millet değil, illet veya zillet. Bizimki ise cumhurdan kaynaklanarak Cumhur İttifakı, aramızdaki fark bu. Yakında o zillet ittifakı zaten dağılacak. Ömrü fazla uzun değil onların, olmaz da. Çünkü renkleri bir defa çok farklı, çok değişken. Düşünün ki bunlar seçim meydanlarında bir defa birinin söylediğini öbürü ne yapacak? Reddedecek. Aynı şeyi söylemeleri mümkün değil ama Cumhur İttifakı olarak bizim böyle bir derdimiz yok. Biz hedefimize kilitlenmişiz. İşte Türkiye'nin Yüzyılı'nda Sayın Bahçeli ile beraberiz, ertesi gün Togg'un açılışında yine beraberiz ve beraber yürüdük biz bu yolda, beraber de seçime gireceğiz. Bütün köyleri, ilçeleri Sayın Bahçeli ve ekibi dolaşıyor. Biz aynı şekilde illerimizde toplu açılış törenleri ve mitingler, bunları yapmaya devam ediyoruz."
Erdoğan, cumartesi Gaziantep'te vatandaşlarla bir araya geleceğini bildirerek, kentte açılışlar yapacaklarını, kadınlarla ve gençlerle özel bir program düzenleneceğini dile getirdi.
"Yalova Belediyesinde zimmet" iddiasıyla açılan davanın duruşmasında CHP milletvekillerinin mahkeme heyetine yönelik söylemlerinin hatırlatılması üzerine Erdoğan, yaşananların ahlaksızlığın, kanun tanımazlığın, hukuk devletini hiçe saymanın açık, net örneği olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bay Kemal bunları savunuyor. Çünkü o da aynı karaktere sahip. Bunlar cibilliyet itibarıyla sıkıntılı. Adalet Bakanlığı şu anda bunlarla ilgili takibatı yapıyor. Ben bu konuda daha ileri bir adımdan yanayım, o da süratle bir defa bunların dokunulmazlıklarının kaldırılması gerekir. Çünkü bunlar parlamentoyu da kirlettiler. Bunlar siyaseti kirlettiler. 'Atatürk'ün partisi' diyerek, ben inanıyorum ki Atatürk'ün ruhunu da bunlar sızlattılar. Herhalde Atatürk şu anda sağ olmuş olsaydı, bunları hemen kapının önüne koyardı ama Bay Kemal'de ne bu cesaret var ne bu karakter var ne de böyle bir hukuk anlayışı var. Onun için biz şu anda her şeyi yargıya bırakıyoruz ve yargıda da Yalova'daki heyetin, mahkeme heyetinin ayrıca biz dava açmasından yanayız. Anayasa'nın maddesi 'Yargı heyetini etkileyemezsiniz' noktasında. Burada etki yok, çok daha ileri, hakaret var. Genel başkanı, hakim ve savcıları tehdit ederse hedef gösterirse milletvekili de mahkemede ne yapar? Salonda bu tür hakaretlerde bulunur. 'CHP' demek hep söylerim belediye başkanlığı seçimlerinden, 'çöp, çukur, çamur' diyorduk ya işte bunun adı çamur siyasetidir. CHP'li milletvekilleri, vekillik görevini teröristi savunmak, suçluyu kayırmak olarak zannediyorlar. Türkiye'de bağımsız mahkemeler olduğunu, kararlarıyla konuşan hakimler bulunduğunu CHP'lilere de öğreteceğiz ve öğrenecekler. Hiç endişeniz olmasın."
Aileye ilişkin düzenlemelerin de yer alacağı başörtüsüne yönelik Anayasa değişikliğiyle ilgili soru üzerine Erdoğan, güçlü milletlerin güçlü ailelerden oluşacağını söyledi.
Türk milletinin güçlü ailelerden oluştuğunu ifade eden Erdoğan, milletin aile yapısını bozmanın, leke sürmenin kimsenin haddi olmadığını vurguladı.
Cumhur İttifakı olarak ailenin saygınlığını ortaya koyacaklarını, bununla güçlü milleti ve güçlü Türkiye'yi kuracaklarını aktaran Erdoğan, "Aile yapımızı her türlü sapkınlıktan, marjinal akımlardan, yozlaşmadan koruyacağız. Buradan taviz veremeyiz. Vatandaşlarımız yürüyüşlerle haklı taleplerini dile getirdiler. Bundan daha güzeli olamaz, bu yaygınlaşacak. Biz bunlara bu meydanları bırakamayız. Milletle yürüyen parti olarak da bu talebi yerine getirmek AK Parti'ye, Milliyetçi Hareket Partisi'ne düşer. Bunu yapacağız" diye konuştu.
'Gidelim millete, bakalım milletimiz ne diyecek?'
Programda, Kılıçdaroğlu'nun başörtüsüne yönelik "Bir metrekarelik bez parçası" ifadesini kullandığı görüntülerin izlenmesinin ardından Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bay Kemal, 'Bir metrekarelik bez parçası' öyle mi? Şimdi başörtüsü mücadelesi veriyorsun. 'Ben çözdüm' diyor utanmadan. Şimdi bu ara başörtülü bayanları alıp onlara rozet takıyor. Bak şimdiden söylüyorum, bu seçimlerde başörtülü birkaç aday da çıkarırsa hiç şaşmayın. Mecburen bunu yapacak. 'Bir metrekarelik bez parçası', bizim bütün mücadelemiz o 'Cahil kalmak istemiyoruz' diyen güzel yavrumuzun hakkı olan kaliteli eğitim, öğretime kavuşmasıydı. Bunu başardık. Fakat Bay Kemal'in böyle bir derdi yok. İşte onun için biz de ne yaptık? Kaçıyor musun? Kaçma, hadi gel, anayasa değişikliği yapalım, anayasa değişikliği ile bu işi sağlama bağlayalım. Gelemezler, yine kaçacaklar. Arkadaşlara, 'Gidin hepsini ziyaret edin, bakalım ne diyorlar, alın bilgileri, bana da neticeyi bildirin, ondan sonra nihai kararımızı verelim' dedik. Başörtüsü meselesinde o gün engellemek istedikleri, üniversiteden atmaya çalıştıkları kızlarımız şimdi o üniversitelere hoca olarak dönüyorlar. Bugünleri de gördük. Onu engelleyemediler. Bazılar doçent, profesör oldu. Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz. Sayın Ecevit'in Meclisten Merve Kavakçı'yı dışarıya atmak için yaptığı o konuşmayı hafızamdan silip atmam mümkün değil. 'Atın şunu dışarı', bunları gördük biz. CHP'nin farklı bir versiyonu değil miydi? 'Haddini bildirin şu kadına...' Bunu diyen değil miydi?"
Başörtüsü ve aile ile ilgili anayasa değişikliği teklifinin TBMM'ye sevk aşamasına geldiğini belirten Erdoğan, Cumhur İttifakı'nın diğer partilerle görüşmeye başladığını, görüşmelerin ardından teklife son halin verileceğini ve Meclise sunulacağını bildirdi.
Başörtüsünün CHP'nin takiye siyasetine malzeme olmasından kurtarılacağını, teklif görüşmelerinin CHP ve Meclisteki ortakları için samimiyet sınavı olacağını belirten Erdoğan, "Netice aldık, aldık; almadık, oturup referandumu da konuşmamız lazım. Çünkü en doğru kararı millet verir. Gidelim millete, bakalım milletimiz ne diyecek?" dedi.
'Öle bir sıkıntı yokken bir gece rüyasını gördü'
Artık başörtüsüyle girilmeyen yer kalmadığını belirten Erdoğan, "Şu anda öyle bir dert, öyle bir sıkıntı yokken bir gece rüyasını gördü, herhalde çıktı bununla ortaya, başörtüsü meselesi." dedi.
Artık başörtülü savcılar, hakimler, askerler, öğretmenler, valiler, kaymakamlar bulunduğunu ifade eden Erdoğan, "Yani devletin her kurumunda artık başörtülü hanım kardeşlerimizi görmek mümkün. Nereden çıktı bu? Bütün mesele 'Acaba ben buradan yaklaşan şu 2023 seçimlerinde ne kadar oy devşirebilirim?' Derdi bu, istismar siyaseti ama benim milletim bu oyuna gelmeyecek, gereken dersi de 2023'te onlara vererek onları da siyasetin tozlu raflarına değil, inşallah çöp kutularına atacak" diye konuştu.
'Türk savunma sanayinin geldiği noktayı göstermesi bakımından çok önemli'
Türkiye'nin balistik füzesi Tayfun'un başta Yunanistan olmak üzere dünyada ses getirdiği belirtilerek, "Miçotakis yönetimi de Türkiye'yi Amerika'ya şikayet etti. Bir taraftan Amerika da Yunanistan'a silah desteğini devam ettiriyor. Bu anlamda yayınımız aracılığıyla Miçotakis yönetimine bir cevabınız olur mu? Savunma sanayinde dünyayı şaşırtacak başka neler bekliyor?" soruları üzerine Erdoğan, son uzun menzilli füze testinin Türk savunma sanayinin geldiği noktayı göstermesi bakımından çok önemli olduğunu söyledi.
'Cenk ve Gezgin füzeleri gibi daha nicelerinin müjdelerini zamanı geldiğinde vereceğiz'
Savunma Sanayii Başkanlığı koordinasyonunda Roketsan bünyesinde bir dizi füze projeleri yürütüldüğünü aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Son yaptığımız Tayfun testidir o Yunanlıları çıldırtan. Devam eden süreçte inşallah bu adımlardan bir tanesi ve şimdi onun mesafesini artıracaklar. Yani 561 kilometre filan şu anda menzili bunu daha da uzatmak... Tabii bu 561 kilometre Yunanlıları tamamen Atina bunun menzili içinde diye ürkütmeye başladı, kırmızı alarm verdiler. Cenk ve Gezgin füzeleri gibi daha nicelerinin müjdelerini zamanı geldiğinde vereceğiz.
Neredeyse her alanda tarihi işler yapıyoruz. Biz savunma sanayini bazı ülkelerin dışarıdan bazılarının da içeriden engellemelerine rağmen bu noktaya getirdik. Aynı istikamette istiklalimiz ve istikbalimiz için gece gündüz demeden muhtelif füze, roket, mühimmat ve silahlar da dahil azimle çalışmaya devam ediyoruz. 2023 yılında milli muharip uçak, inşallah o da hangardan çıkacak. Hürjet, muharip insansız uçak Bayraktar Kızılelma, o da şu anda hızla devam ediyor."
Bayraktar TB3'ün Anadolu uçak gemisine inip kalkacağını, ağır sınıf Atak 2 helikopterinin ilk uçuşunu gerçekleştireceğini aktaran Erdoğan, "Denizlerdeki gücümüzü perçinleyecek olan (İ) sınıfı fırkateynlerimizin ilki İstanbul gemimizi de bu arada hizmete alacağız. Denizde ikmal muharebe destek gemimiz Derya ve yeni tip denizaltılarımızın ilki Piri Reis, o da hizmete girecek" dedi.
Uzun menzilli hava savunma sistemi Karaok füzeleri, havadan havaya Bozdoğan füzeleri ve Gökdoğan füzelerinin ilk teslimatının da yapılacağını belirten Erdoğan, "Atmaca füzeleri için geliştirilen KTJ-3200 turbo jet motoru bu arada teslim edilecek. Şimşek hedef uçağı seyir füzesine dönüşmüş haliyle ilk kez teslim edilecek. Tabii bu arada zırhlı amfibi hücum aracı ZAHA'lar, Pars 6x6 mayına karşı korumalı araçlar, modernize zırhlı muharebe araçları ZMA'lar ve yerli motora sahip Vuran araçları, ilk kez bunlar da envantere girecek" diye konuştu.
'Sessiz ve tepkisiz kalamayız'
"Epey kızdıracağız yani" denilmesi üzerine Erdoğan, "Çok kızarlar. Sadece onlar değil, başka kızacak olanlar da var. Tabii Yunanistan'ın son dönemde Türkiye'ye yönelik izlediği bu tutumun izahı da kabulü de mümkün değil. Elbette bu mütecaviz ve hasmane tutum karşısında biz de sessiz ve tepkisiz kalamayız. Biz de bu eserlerimizle onlara cevabımızı vereceğiz. Laf üretmek yerine biz iş üreteceğiz. Burada Yunanistan'ın aklını başına alması lazım, tahrik ve provokasyonlarla bir yere varamayacaklarını da öğrenmeleri lazım" ifadelerini kullandı.
Koronavirüs salgını sonrası dünyada sallantının sürdüğü, hükümetlerin zor kurulduğu ifade edilerek, "İtalya Başbakanı Meloni, 'Başkanlık sistemini mi tartışsak' diyor. İngiltere'de maruldan bile daha az dayanıyor hükümetler, bir gazete böyle bir tespit yapmış. Dünyanın her yerinde bir sallantı var. Siz ve Putin dışında deneyimli liderler göremiyoruz, çok kısa süreyle iş başına gelen ya da bir siyasi karizması olan figürler göremiyoruz. Bu krizleri neye bağlıyorsunuz?" sorusuna karşılık Erdoğan, şunları söyledi:
"Şimdi biliyorsunuz bizde de bazı maalesef istikametini kaybetmiş olan tipler var. Nedir o? 'Güçlendirilmiş parlamenter demokrasi' diyorlar. Şimdi biz parlamenter demokrasiyi görmüştük. Orada da 8 ay, 10 ay, 16 aylık hükümetler vardı, aynen bunlar gibi. Onun için de dikkat ederseniz o koalisyon hükümetlerinin dönemi parlamenter demokrasinin uygulandığı dönemdi. O dönemlerde Türkiye'de istikrar var mıydı? Yoktu. Türkiye'de istikrar olmadığı gibi ekonomi tamamen müflis durumdaydı. Ne zaman ki biz başkanlık sistemine yönetim biçimini değiştirmek suretiyle geçtik Türkiye'ye istikrar geldi. Şimdi bizim böyle bir derdimiz var mı, yok. Şu anda sağlıklı bir ekonomiyle yolumuza devam ediyoruz."
Ücret, istihdam politikalarında 5 başlıkta yola devam ettiklerini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Nedir bu? Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme. Şu anda Türkiye tarihinin en büyük büyüme dönemlerini yaşıyor. Ve bu konuda da yarışma halindeyiz. İkide bir önümüze enflasyonu çıkarıyorlar, yılbaşından sonra tekrar konuşacağız inşallah. Şu anda faizi biz tek haneli rakama doğru çekiyoruz. Bununla birlikte de başta kamu bankalarımız olmak üzere yatırımda kamu bankalarımız teşvik edici olacak. Niye? Çünkü yatırımı başaracağız ki istihdamı artıralım. Örneğin istihdamda ciddi bir sıçramayı yakaladık. Bu şimdi daha da artacak. Neyle? Yatırımla. İstihdamla birlikte üredim de artacak. Üretimin arkasından ne gelecek? Üretim ihracatı tahrik edecek, ihracatla birlikte de bir şey daha var o da nedir, cari fazla yoluyla büyüme."
Türkiye'nin cari açığının ağırlıklı olarak petrolden kaynaklandığını belirten Erdoğan, bu konuda da yeni adımlar bulunduğunu ifade etti.
"'Yılbaşından sonra baksınlar' dediğiniz bununla ilgili gelişme mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Evet, yani Sayın Putin'le yaptığımız görüşmelerde özellikle fiyat politikalarını da inşallah kendileriyle görüşerek orada da daha olumlu istikamette adımı atabileceğiz" dedi.
Başkanlık sisteminde hızlı karar alma, siyasi istikrar, erkler arasında denge, denetleme imkanı bulunduğunu anlatan Erdoğan, "Bunları kazandık. Tabii bu kazanımlarımız dünyanın ağır krize girdiği 2018 sonrasında bizim çok işimize yaradı. Türkiye bu sayede kazandı. Siyasi liderlik ve siyasi istikrar bizim için büyük imkan oldu. Hep söylerim krizleri yönetirsiniz ama belirsizlikleri yönetemezsiniz. Belirsizliklere hazırlık yapmak gerekir. Hazırlığınız varsa kazanırsınız. Biz başkanlık sistemiyle, siyasi istikrarla küresel belirsizliğe hazırlandık ve onun için de güçlüyüz, rahat konuşuyoruz. Farkımız bu" değerlendirmesinde bulundu.
- İsrail ile ilişkiler
İsrail ile ilişkilerin Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile nispeten normalleşmeye başladığı ve son seçimde Benyamin Netanyahu'nun kazandığı hatırlatılarak, yeni dönemi nasıl öngördüğü sorulan Erdoğan, şunları söyledi:
"Şu an itibarıyla tabii Herzog sabırlı yaklaşım içerisinde. Daha tabii seçim sonuçları net değil ama seçim sonuçları ne olursa olsun İsrail'le ilişkilerimizi karşılıklı hassasiyetlerimize saygı ve ortak çıkarlarımız temelinde sürdürülebilir bir zeminde yürütmeyi arzu ediyoruz. Normalleşme sürecinde İsrailli yetkililerle görüşmelerimiz oldu. İsrail Cumhurbaşkanı Sayın Herzog'u mart ayında biliyorsunuz Külliye'de ağırladık. Sonrasında telefonla sık sık görüşmelerimiz oldu. 17 Ağustos'ta diplomatik ilişkilerin en üst seviyeye çıkarılmasını kararlaştırarak büyükelçi atama kararını karşılıklı olarak açıkladık. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için gittiğim New York'ta İsrail Başbakanı Lapid'i kabul ettim, bizim Türkevi'nde. Son olarak da geçen hafta İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz ülkemizi ziyaret etti ve kendisini kabul ettim. Karşılıklı temaslarla süreci devam ettirerek ilişkileri tüm alanlarda ilerletme ümidimizi koruyoruz. Değerlere saygı gösterildiği sürece kazan kazan diplomasisiyle inanıyorum ki sadece Türkiye ve İsrail değil, tüm bölge kazançlı çıkacaktır."
- "Dev bir proje"
Sosyal konut projesine 8 milyon kişinin başvurduğu ifade edilerek, "Önümüzdeki dönem orta gelir grubu için yeni proje var mı?" sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu anda açıklanmış olan dev bir proje. Burada malum 500 bin konut meselesi var. Allah nasip eder, seçim biter, seçimden sonra zaten bir taraftan bu inşaatlarımız devam edecek. Bir de 1 milyon arsa, bunların altyapısını biz devlet olarak yapıyoruz. Bu kuradan bu arsaları alanlar, onlar da evlerini yapacaklar. O da onlara çok farklı bir fırsat doğurmuş olacak. Ama inşallah bunu da kurayla yapacağız ki herhangi bir sıkıntı yaşamayalım ve seçimden sonra da yeni bir hızla Türkiye Yüzyılı'na ayrı bir güç katacağız."
'15 Kasım'a kadar uzatıyoruz'
"Siz de geçen dile getirdiniz, 'Zulüm uygulandı kiracılara' dediniz. Bu projenin ev fiyatlarını ne zaman etkilemesini, düşürmesini öngörüyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Erdoğan, "7 Kasım'da sona erecek olan arsa ve iş yeri başvurularımızın süresini de inşallah 15 Kasım'a kadar uzatıyoruz. Vatandaşlarımız bu tarihe kadar arsa ve iş yerlerine başvurabilecek." dedi.
'Blokzincir konusuna da ilk defa AK Parti olarak bizler önem verdik'
Kripto parayla ilgili düzenlemelerin hangi aşamada olduğuna yönelik soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:
"Biliyorsunuz kripto para alanındaki gelişmeler blokzincir teknolojisini karşımıza çıkardı. Nitekim teknolojiyi, yenilikleri ve dijitali yakından takip eden bir iktidar olarak da ticari sistemin özellikle değişim, dönüşüme uğradığı böyle bir dönemde biz bu yeniliğe kayıtsız kalamazdık. Dijital içerikler, fikri mülkiyet hakları, blokzincir teknolojisi ile güvence altına alınıyor. Nitekim geçen hafta İstanbul Üniversitesinde geniş katılımlı bir heyete bu konuda bir konuşmam oldu. Genel Başkan Yardımcım Ömer İleri Bey'in riyasetinde hazırlanan o çalışmayla orada bu blokzincir konusunu işledim ve bu blokzincir konusuna da ilk defa AK Parti olarak bizler önem verdik. Bununla ilgili çalışmaları sempozyumlarla, panellerle işleyerek geliştirelim dedik ve bu çalışmayı da yürütüyoruz."
"Elon Musk'la hiç görüşüyor musunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, uzun zamandır görüşmediklerini söyledi ve "Bir seneyi bulmadı gerçi ama öyle bir görüşme zarureti olsa, ki bu ara Twitter'dan dolayı olabilir" dedi.
Musk'un "Twitter'daki mavi tıklı hesaplardan 8 dolar alacağını" söylediğinin anımsatılması üzerine Erdoğan, "Yok, belki biz farklı olabiliriz. Onunla da bir diplomasi yürütebiliriz" ifadesini kullandı.
Erdoğan, 3 Kasım'ın AK Parti iktidarının 20. yılı olduğu hatırlatılarak, "Sizin bu 20 yılda yaşadığınız, unutamadığınız bir anekdot var mıdır?" sorusu üzerine, milletin kendilerine 20 yıl iktidarda kalma rekorunu kırdırdığını belirtti.
"Şu anda mesela Avrupa Birliği'nde bizimle bu süreci yaşayan hiçbir lider artık kalmadı, hepsi değişti, hepsi gitti. Biz şimdi kendileriyle farklı mecralarda, farklı yerlerde görüşme fırsatı buluyoruz" diyen Erdoğan, büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etme yolunda kendileriyle yürüyen, ülkenin güçlenmesine, büyümesine, gelişmesine katkı sağlayan tüm dava arkadaşlarına şükranlarını sunduğunu söyledi.
Bu süreçte birbirinden güzel ve özel anıları, kazanımları olduğunu ama hepsinden önemlisi her biri uzun yıllar millete hizmet edecek eserler bıraktıklarını ifade eden Erdoğan, her bir eserin proje aşamasından yapımına, hizmet safhasına birçok anılar bulunduğunu aktardı.
Bu eserleri, hizmetleri kullanan vatandaşın yüzündeki memnuniyeti, mutluluğu görmesinin kendisine ayrı bir güç kattığını bildiren Erdoğan, 100 yılın işini 20 yıla sığdırdıklarını vurguladı.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hastanelerle vatandaşımız özellikle şifa buldu, şifa kaynağı olduk, yollarla uzaktakileri yakın ettik ve hava yolunu adeta insanımızın kara yolu haline getirdik ve konutlarla milletimize çatı olduk. İstihdam projelerimizle işsize iş olduk. Sosyal projelerimizle fakir fukaraya aş olduk. 20 yılda gülmeyen yüzleri güldürdük. Umutsuz gönüllere umut olduk. Ne yaptığımız hizmetleri, ülkeye kazandırdığımız eserleri anlatmaya vakit yeter ne de bunları yaşarken hatıramızda özellikle kalan o güzel anıları bir kenara koymak mümkün olur. 'Şu anımı unutamıyorum' dersem bir diğerine, 'Şu hatıra çok özel' dersem bir başka anıma haksızlık etmiş olurum. Ama hepsinden öte, tabii ki en önemlisi gençlik yıllarımın özlemi ve Sultanahmet Meydanı'nda Ayasofya'nın önündeki gençlik mitinglerimiz olmuştur. O gençlik mitinglerimizde hep şunu söylerdik, 'Ayasofya açılacak' derdik. 'Zincirler kırılacak Ayasofya açılacak' derdik. Allah'ımıza hamdolsun. Ayasofya'yı açmak bize nasip oldu. Bunu unutmak mümkün değil. Elhamdülillah Ayasofya açıldı, zincirler kırıldı ama bu Avrupa yakasındaydı. Orada da dikkat edin, kimler çıldırdı? Başta yine Yunan, hemen çıldırdı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Anadolu yakasına da bazı mühürleri vuralım" dediklerini, bunların en önemlisinin de Büyük Çamlıca Camisi olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"O da Anadolu yakasının oradan Avrupa'ya, Avrupa'dan oraya bakışta bir simge, bir sembol. Ama bunu yaparken tabii biz bir şeyi daha unutmadık. Nedir o? Oraya gelirken bir de dedik ki 'Mimar Sinan unutulursa haksızlık olur' ve Mimar Sinan Camisi'ni yaptık, o da yine biliyorsunuz çok çok bizim klasik mimarimiz ile oraya kondurduğumuz bir cami. Ankara'da aynı şekilde unutulmaz ki yani Melike Hatun Camisi bir başka eser. Şu anda bu toplantıyı yaptığımız Külliye. Her ne kadar Bay Kemal bundan çok rahatsız oluyorsa da bu Külliyeyi unutmak mümkün değil. Çankaya geçmiştekilerin, ecdadın bir eseri ama biz de Cumhuriyetin nesli olarak şimdi getirdik Külliyemizi buraya inşa ettik ve bu Külliye çok çok farklı bir külliye. İçinde camisiyle, kongre salonuyla, yine zaman zaman sanat icra edilen salonuyla çok ayrı bir inşa oldu. Tabii hepsinden öte bir şey daha yaptık. O da cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası salonunu da yapmak suretiyle orada da Türkiye'deki nadide salonlardan 1 tanesini yaptık. Taksim Meydanı'nda biliyorsunuz Gezi olaylarında her yeri yakıp yıkan, CHP'nin başındaki zatın da gelip 'Gençlerden ne istiyorsunuz?' dediği yerde biz işte o Atatürk Kültür Merkezi'ni yıkanlara karşı, yakanlara karşı şu anda sıfır bir Atatürk Kültür Merkezi'ni inşa ettik ve bununla da yine kalmadık, hemen onun karşı çaprazında da sağ olsun bir hayırseverimiz, o da Taksim Camisi'ni inşa etti ama biz bununla da kalmadık. Hemen Muhsin Ertuğrul, 'Bunu yakacaklar, yıkacaklar, şunu budur' dediler. Dedik ki 'Yapmayın, öyle bir şey yok. Bak biz onun daha büyüğünü yapacağız.' Ve biri de yerin altına şöyle iyice inşa edeceğimiz yaklaşık 2 bin 500 kişilik dev bir kongre merkezi yapacağız. Ve biz onu da yaptık orada. Bunlar anlatmakla bitecek şeyler değil."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim kampanyasında Türkiye genelinde neler yaptıklarını, eğitimde, sağlıkta, ulaştırmada nerelere gelindiğini millete anlatacaklarını ifade etti.
"EYT meselesi var. Sözleşmeli personelin, taşeronların kadroya alınması meselesi var. Asgari ücrete zam meselesi var. Yeni yılda bu anlamda vatandaşımızı ne gibi müjdeler bekliyor?" sorusu üzerine de Erdoğan, "Şu anda sağ olsun Vedat Bey ekibiyle beraber Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız çalışmalarını yoğun bir şekilde devam ettiriyor. Bu çalışmalarla birlikte inşallah önümüzdeki ay ve yeni yıl, bunların arka arkaya açıklandığı aylar olacak ve buralardaki ücret politikalarımız da ne durumdaysa bunları da yine açıklayacağız. Tabii en önemlisi bunlardan asgari ücretin yeniden tespiti çalışması olacak. Bu çalışmayla birlikte de gerek sözleşmeliler gerek EYT bütün bunlar, arka arkaya yani biz 2023'e bunları da açıklayarak girmiş olacağız" dedi.

YORUMLAR

  • 0 Yorum