Haydut İsrail, 19 gemiyi uluslararası sularda korsanlıkla gasbetti

Haydut İsrail, Küresel Kararlılık Filosu'ndaki 19 gemiyi uluslararası sularda korsanlıkla gasbetti. İsrail'in gasbedemediği gemiler Gazze'ye doğru ilerleyişini sürdürüyor. Gasbedildiği doğrulanan tekneler Deir Yassine/Mali, Huga, Spectre, Adara, Alma, Sirius, Aurora ve Grande Blue.

Haydut İsrail, 19 gemiyi uluslararası sularda korsanlıkla gasbetti
02 Ekim 2025 - 14:26 - Güncelleme: 02 Ekim 2025 - 14:58
İnsani yardım ulaştırmak amacıyla Gazze'ye yol alan Küresel Kararlılık Filosu’nu kuşatan haydut İsrail donanması unsurları, gemileri yasadışı şekilde korsanlıkla gasbetmeye başladı.
İsrail unsurlarının gasbettiği gemi sayısı 19'a yükseldi. Filodaki diğer gemiler, kararlılıkla Gazze'ye doğru yola devam ediyor.
Yaklaşık 30 filo gemisi, Gazze kıyılarından sadece 80 kilometre uzakta, yollarına devam ediyor.
Filonun YouTube hesabı üzerinden yapılan canlı yayında, bazı teknelerdeki aktivistlerin can yelekleriyle güvertede oturdukları ve olası bir İsrail saldırısına karşı teyakkuzda bekledikleri görülüyor.



28 Türk aktivist alıkonuldu
Küresel Sumud Filosu Türkiye Delegasyonundan yapılan açıklamada, "Alıkonulan Türk aktivist sayımız 28'e yükseldi." ifadeleri kullanıldı.
İsrail ordusunun alıkoyduğu Türk aktivistlerden 20'sinin ve bulunduğu gemilerin ismi paylaşıldı.
İsrail ordusunun Gazze'nin yardımına koşan Sirius, Alma, Spectre, Huga, Deir Yassine ve Grande Blue gemilerinden 20 Türk aktivisti alıkoyduğu belirtildi.
Sirius gemisinden Ayçin Kantoğlu, Abdulaziz Yalçın, Davut Daşkıran ve Zeynep Tekocak, Alma gemisinden Metehan Sarı, Hüseyin Şuayb Ordu, Onur Murat Kolgu, Semih Fener, Osman Çetinkaya ve Sümeyra Akdeniz Ordu, Spectre gemisinden Bekir Turunç, Abdulmecid Bagcivan, Mustafa Muhammed Çakmakcı, Mesut Çakar ve Muslim Ziyali'nin alıkonduğu kaydedildi.
Huga gemisinden Mehmet Sait Direkçi, Fatih Özsöz ve Tevhit Yıldız, Deir Yassine gemisinden Sümeyye Sena Polat, Grande Blue gemisinden de Halil Rıfat Çanakçı'nın alıkonulduğu bildirildi.
İsrail'in uygulamalarının uluslararası hukukun ve denizcilik güvenliğinin ağır ihlali anlamına geldiği vurgulanan açıklamada, Sumud Filosu'nun "tamamen insani yardım amacıyla yola çıktığı" vurgulandı.
Filoya katılan gemilerden alıkonulanların derhal serbest bırakılması çağrısı yapıldı.
Açıklamada, "Tüm müdahalelere rağmen filo Gazze’ye ilerlemeye devam etmektedir. Filonun amacı tamamen insani yardım ulaştırmak ve uluslararası hukuka uygun şekilde hareket etmektir." ifadelerine yer verildi.

Abukeshek, İsrail'in saldırdığı gemilerdeki aktivistleri şu şekilde paylaştı:
"30'u İspanyol, 22 İtalyan, 21 Türk, 12 Malezyalı, 11 Tunuslu, 11 Brezilyalı, 10 Fransız, 9 İrlandalı, 8 Cezayirli, 7 ABD’li, 7 Alman, 6 İngiliz, 4 Norveçli, 4 İsveçli, 3 Yeni Zelandalı, 3 Faslı, 3 Ürdünlü, 3 Polonyalı, 3 Portekizli, 3 Meksikalı, 2 Kuveytli, 2 Kolombiyalı, 2 Arjantinli, 2 İsviçreli, 1 Çekyalı, 1 Moritanyalı, 1 Avusturyalı, 1 Bulgar, 1 Avustralyalı, 1 Sırp, 1 Belçikalı, 1 Bahreynli, 1 Danimarkalı, 1 Hollandalı, 1 Finlandiyalı, 1 Güney Afrikalı ve 1 Slovakyalı."
Abukeshek, İsrail'in filoya saldırıları nedeniyle insanların nasıl sokağa döküldüğünü de gördüklerinin altını çizerek, "Bu aynı zamanda (İsrail'in saldırılarına karşı) eyleme geçen tüm şehirler için de bir haykırıştır." değerlendirmesinde bulundu.

Mikeno Gazze kara sularına ulaştı
Kararlılık Filosu'nda yer alan Mikeno gemisinin Gazze kara sularına girdiği görülüyor. Gemiden uzun süredir sinyal alınamıyordu.

Haydutlardan aktif saldırganlık
Küresel Sumud Filosu organizatörleri, İsrail unsurlarının Gazze'ye doğru seyreden gemilere karşı "aktif saldırganlık" kullandığını, hatta bir tekneye çarptığını söyledi.
Grup, X'ten yaptığı açıklamada, Florida gemisine "kasıtlı olarak çarpıldığını", Yulara ve Meteque gibi diğer gemilerin ise su topları ile hedef alındığını söyledi.
Filo, olayı uluslararası sularda gerçekleştirilen "yasadışı saldırılar" olarak nitelendirdi.



Uluslararası hukuka aykırı
Deniz hukukuna göre, Küresel Kararlılık Filosu'nun Akdeniz'de uluslararası sular üzerinden Filistin karasularına doğru seyrinde, seyrüsefer ve insani yardım taşıma hakkı bulunuyor.
Kıyı ülkeleri, kıyılarına en yakın sularda, yani kıyıdan 12 deniz mili (yaklaşık 22 kilometre) mesafeye kadar uzanan karasularını kontrol edebiliyor.
Karasularının ötesinde devletler, su ve deniz tabanı dahil olmak üzere 200 deniz miline (370 kilometre) kadar olan münhasır ekonomik bölgelerinde balıkçılık, madencilik, sondaj ve diğer enerji projeleri gibi faaliyetleri düzenleyebilirken, diğer ülkelerin gemilerinin seyrüsefer özgürlüğüne müdahale edemiyor.
Açık denizlerde bulunan gemiler, taşıdıkları bayrağın yargı yetkisine tabidir ve bu gemilere gerçekleştirilecek ziyaret de genel olarak bayrak devletin iznine tabi olduğu gibi gemilerde gerçekleşen suçları yargılama yetkisi de kural olarak bayrak devletinde bulunuyor.

Türkiye'den tepki
Dışişleri Bakanlığı, haydut İsrail'in Küresel Kararlılık Filosu'nu gasbetmesiyle ilgili açıklama yaptı. Bakanlıktan yapılan açıklama şu şekilde:
"Gazze halkına insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan Küresel Sumud Filosu’na İsrail güçleri tarafından uluslararası sularda gerçekleştirilen saldırı, uluslararası hukuku en ağır biçimde ihlal eden ve masum sivillerin hayatını tehlikeye atan bir terör eylemidir.
Şiddete başvurmadan barışçıl amaçlarla hareket etmekte olan sivilleri hedef alan bu saldırı, Gazze’yi kıtlığa mahkum eden soykırımcı Netanyahu hükümetinin uyguladığı faşist ve militarist politikaların Filistinlilerle sınırlı kalmadığının ve İsrail’in uyguladığı zulme karşı mücadele eden herkesi hedef aldığının ispatıdır.
Söz konusu saldırının, Gazze’de ateşkes sağlanmasına dönük çabalara zarar vermemesini ümit ediyoruz.
Seyahatin başından bu yana, filodaki katılımcılar arasında vatandaşları bulunan diğer ülkelerle eşgüdüm içinde hareket edilmektedir. Bu çerçevede, İsrail güçlerince alıkonulan vatandaşlarımızın ve diğer yolcuların bir an önce serbest bırakılması için gerekli tüm girişimler başlatılmaktadır. Saldırının faillerinin hesap vermesi için de hukuki yollara başvurulacaktır.
BM ve ilgili tüm uluslararası kuruluşları, Gazze’ye yönelik hukuksuz ablukanın bir an önce kaldırılması, bölgeye insani yardım girişine izin verilmesi ve seyrüsefer serbestisinin güvence altına alınması için derhal harekete geçmeye çağırıyoruz."



İsrail, ablukada "orantılılık ilkesi"ni aşıyor
İnsancıl hukuk kuralları açısından bakıldığında, bir ablukanın yasal olabilmesi için söz konusu ablukanın ilan edilmiş, sınırlarının belirlenmiş, zamanın belirtilmiş olması gerektiği ve tarafsız uygulanması ve orantılılık gibi birçok yasal şartı karşılaması gerekiyor.

San Remo Deniz Hukuku Kılavuzu'na göre, bir ablukanın amacı, sivil nüfusu açlığa mahkum etmek veya hayatta kalması için gerekli şeylerden mahrum bırakmaksa, abluka sebebiyle sivil nüfusun uğradığı zarar, ablukadan beklenen somut askeri kazanımlara göre aşırı ise orantılılık ilkesine aykırı olduğu için ablukanın sonlandırılması isteniyor.

İnsancıl hukuka göre bir abluka, sivil nüfusta ölümlere, yaralanmalara, maddi kayıplara ve hasarlara neden oluyorsa sivillere “zarar verdiği” kabul edilir ve bu zarar karşısında elde edilmesi hedeflenen askeri fayda orantısız ise ablukanın sonlandırılması bekleniyor.

İsrail’in Gazze’de uyguladığı yasadışı ablukanın neticesinde, birçok kişinin gıda kıtlığı çekmesi, yetersiz beslenme sebebiyle ölmesi, yaşam alanlarının tamamen yok edilmesi, temiz su, sağlık hizmetleri ve diğer insani yardımlara erişilememesi insancıl hukuktaki "sivil nüfusa zarar" şartlarını karşılıyor.

Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşları ve BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) İsrail'in soykırım ve sistematik aç bırakma politikaları uyguladığı Gazze'de "kıtlık" yaşandığını resmi olarak ilan etmesi göz önüne alındığında İsrail’in ablukayla elde edeceği askeri avantajdan çok daha "büyük" ve "orantısız" zarar verdiğini gösteriyor.

Cenevre Sözleşmeleri Ek Protokol I'in 54. maddesi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kurucu anlaşması olan Roma Statüsü'nün savaş suçlarına ilişkin maddesi, sivilleri açlığa mahkum edilmesini yasaklarken, İsrail'in Gazze'ye uyguladığı abluka açlığı bir silah olarak kullanıyor ve bu hükümleri de ihlal ediyor.

Cenevre Sözleşmesi sivillerin toplu şekilde cezalandırılmalarını yasaklıyor
İsrailli yetkililer, ablukadaki amaçlarının Gazze’deki Filistinlilerin 2006’daki seçimlerde Hamas’ı seçmesi, Gazze’yi ilhak ve Gazze’deki Filistinlilerin topraklarından sürülmesi olduğunu defalarca kez dile getirdi.
Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin 33. Maddesinde işgal altındaki sivillerin toplu cezalandırılması yasaklanırken, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki abluka ve politikalarının uluslararası hukukun tanımladığı toplu cezalandırma yasağının ihlali olduğu görülüyor.

Filodaki aktivistlerin hukuki statüsü
İsrail, Küresel Sumud Filosu yolcularını her ne kadar Hamas’a yardım etmekle suçlasa da gemilerdeki kişiler, insancıl hukuk bakımından sivil statüsünde olup, müdahale edilmeleri veya gözaltına alınmaları bir yana, Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin 4. maddesi uyarınca işgalci güç olan İsrail tarafından bu kişilerin korunması gerekiyor.
Silahlı çatışma durumunda askeri müdahale, çatışmalara aktif şekilde ve doğrudan katılan sivillere karşı kullanılabilir iken Küresel Sumud Filosu'ndakilerin, İsrail ordusuyla Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları arasındaki çatışmanın bir parçası olmadıkları, bu çatışmalara aktif şekilde ve doğrudan katılmadıkları, sadece Gazze’deki sivillere insani yardım taşıyan aktivistler oldukları biliniyor.
Buna rağmen İsrail'in, Küresel Sumud Filosu'na uluslararası sularda müdahale etmesi, hem BM Deniz Hukuku Sözleşmesi kapsamındaki seyrüsefer özgürlüğünü hem de Cenevre Sözleşmeleri ve silahlı çatışma hukukunun orantılılık, toplu ceza yasağı ve sivilleri açlığa mahkum etmeyi yasaklayan temel ilkelerini ihlal anlamına geliyor.





 

YORUMLAR

  • 0 Yorum