DÖNÜŞÜM

Sanem Zorlutuna
ABONE OL

Hepimiz her şeyi ne kadar da çok biliyoruz, en doğruyu biz biliyoruz, en doğru biz davranıyoruz, en güzel biz seviyoruz, vs... Herkesi kendi cennetimize götürmeye zorluyoruz! "Kendine ait olduğunu zannetmek” önemli…

Zira ”doğru” algımız, içine doğduğumuz coğrafya, aile, arkadaşlar, akrabalar, okuduğumuz kitaplar, izlediğimiz filmler, yani bize sunulanların ve biz de var olan beraberimizde getirdiğimiz duygularımızın sentezlenmesiyle ortaya çıkan hayat görüşümüzdür. Zaman içinde bu görüşlerimiz dönüşüyor, etrafımızdaki yaşam dönüşüyor, keyif aldığımız şeyler, alışkanlıklarımız, arkadaşlarımız, yanlışlarımız ve doğrularımız da değişmeye başlıyor. Yine de biz, tıpkı eski doğrularımıza yaptığımız gibi yeni en doğrularımıza bağlanıyor, koruyor, kolluyoruz ve bunların bir adım ötesinde bir dünya algısı olma ihtimalini kabul etmek istemiyoruz! Kendi doğrularımıza, davranışlarımıza tutunup, esnemeden, hata payları bırakmadan, bir de bunu başkalarına da kabul ettirmeye çalışarak ve bazen savaşarak içine girdiğimiz her ortamı, karşılaştığımız her insanı, bize göre doğru hale getirmeye çalışıyoruz ve bunun adına da SEVGİ diyoruz. Bildiğimiz gibi olursa güvende olduğumuzu zannediyoruz. Dolayısıyla, insanları kendimize benzetebildiğimiz kadar kabul edip seviyoruz. Bir üstadın da dediği gibi 'bilmediğimiz cennettense bildiğimiz cehennemi seçiyoruz'. Oysa ki bizi güzel yapan, dünyayı yaşanabilir kılan farklılıklarımız. Ve insanın, bilgisi görgüsü ne olursa olsun gerçeği bulabileceği tek bir yol, tek bir yer var, KALBİ!.. Gönlü açık, algısı esnek olmak yeni şeyler öğrenmeye, her insanın farklı olabileceğine, değişime gönüllü olmak. İşte o zaman gerçek ve tek bilgiyi yani sevgiyi deneyimleyebilir. Biz katı ve değişmez olmayı ”sağlam insan olmak” gibi algılıyoruz, hatta böbürleniyoruz, çınar ağacı gibi olmak sert rüzgarlarda kırar, söker köklerimizi, söğüt ağacı gibi olalım bence, sert rüzgarlarda eğelim başımızı, esneyelim olabildiğince sonra yine kaldırırız başımızı dimdik göklere! Çünkü doğru bulduğun inancı saygılı bir dille ortaya koymak, kendi duruşunu belirlemek ve yeri geldiğinde eğilebilmek insan olma göstergesidir.

Karakter dediğimiz şey, alışkanlıklar bütününden ibaret. Ve yaşamın en iyi yaptığı şey bize kendimizin karşılığını, yani ne ektiysek onu vermek. Başkalarının penceresinden en azından bakmayı denemek, hoşgörüyle anlamaya çalışmak, baktığımız yerden görüneni görmek isteyene göstermeye, istemeyeni zorla çekiştirmeye çalışmamak belki de en kolay yolu yaşamın...



KALBİMİZ YUMUŞAK, ALGIMIZ ESNEK, DİLİMİZ SEVGİ OLSUN UMUDUYLA BU YIL ve HER YIL