ÜNYA KUTLAR BİZ HALA AĞLAMAKTAYIZ

Canan Şencan
ABONE OL

Son yıllarda! Kadın cinayetleri, kadına şiddet, tahrik, taciz ve tecavüz olaylarındaki artışı hepimiz biliyoruz. Bunun yanı sıra kız çocuklarına, bebeklere, erkek çocuklara, sokakta yaşayan zavallı hayvanlara ve hatta öz çocuklarına bile şiddet uygulayan, cinsel istismarda bulunan ve sonrasında onların acımasızca canına kıyanların sayısında da ciddi bir artış gözlemlenmektedir.


Ne acıdır ki; 21. yüzyılda, sözde din adamları, gerçek dinle ilgisi olmayan akıl dışı sapkın söylemlerle kız çocuklarımızın, kadınlarımızın hayatlarını cehenneme çevirmeye çalışmakta,  tv kanallarında verdikleri akıl dışı, sapkın fetvalarının, sosyal medya üzerinden paylaşımıyla durumun vahameti giderek büyümektedir. Tanımlamada zorluk çektiğimiz, bir sıfat bulamadığımız bu sapık zihniyetlerin; yine sözde din adamları ile yıllardır din konusunda yanlış bilgilendirilmiş olması nedeniyle düştükleri cehalet girdabı içindeki halkımızı kandırmaları hiç de zor almamaktadır. Küçük yaştaki kız çocuklarının evlendirilebileceğine dair fetvaları, özellikle kırsal kesimde çocuk gelinlerin sayısını arttırmaktadır.

Son zamanlarda yaşanan bu tür sapkınlıkların din ile asla bağdaşmayacağını çoğumuz biliyoruz. Sorun inandığımız dinin kitabını doğru dürüst okumayışımız, anlamayışımızdan da kaynaklanmaktadır. Kur-an’ı Kerim kılavuz kitap olarak, gayet açık ve anlaşılırdır oysa. Her inananın kendisinin okuması ve anlamaya çalışması ve aynı zamanda da çağın gerektirdiği şekilde yaşaması yine Kur-an’ın emridir.

Öte yandan, toplum içinde yaşanan bütün olumsuzluklara karşı sivil toplum örgütlerine ve vatandaşlara önemli görevler düşmektedir. Kişisel oluşturulan gruplarla yapılacak eylemlerin çok fazla etkin olacağına inanmak saflık olur. Güçlerin birleştirilmesi temel ilkedir. Toplumun ortak çıkarları ve toplumun genelini ilgilendiren toplum yaşamıyla ilgili temel sorunlar yine toplumu oluşturan fertlerin örgütlü bir şekilde bir araya gelerek oluşturacakları güç birliği ile çözülebilir. Bulunduğumuz yörede ne yazık ki insanları bir araya zor getirirken, sivil toplum örgütlerini nasıl bir araya getirebileceğiz bilemiyoruz.

Oysa, güç birliği ve ortak hareket istenilen ve olması gerekenleri daha da kolaylaştıracaktır. Burada sivil toplum örgütlerin temsilcilerinin periyodik olarak toplanmaları, toplumun ortak çıkarları ve beklentileri ve de sorunları konusunda bilgi ve fikir alışverişi yapmaları, yapılacak protesto, gösteri gibi etkinlikleri de birlikte organize etmeleri en sağlıklı yoldur. Başı bozukluk, her kafadan çıkan başka sesler, bireysel eylem çabaları, kişisel egolar, kaprisler, değerli olmadan önemli olmak duygusu gibi pek çok sakil duygu ve düşüncenin kişinin kendisine olduğu kadar, topluma da zararı dokunacağına hiç kuşku yoktur.

Ben yaptım oldu mantığıyla, kişisel kinler, kıskançlıklarla, şişirilmiş egolarla hiçbir yere varamayız. Toplumu oluşturan bireyler olarak; tüm bunlardan sıyrılıp İNSANA yakışır bir şekilde, sevgiyle birbirimize yaklaşıp, güçlerimizi birleştirmeli, birbirimizin fikrini almalı, düşüncesini dinlemeli, önerilerini almalı ve el ele vererek bu makus talihi birlikte yenmeliyiz. Yıllardan beri süre gelen ve her geçen gün artarak artan bu tip ahlaksızlıklara, sapıklıklara ancak ve ancak GÜÇBİRLİĞİ oluşturabilirsek karşı durabiliriz.

Diyeceğim odur ki; gelişmiş ülkeler 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde hem 1857 yılında hayatlarını kaybeden 129 kadının manevi huzurunda saygıda bulunurken hem de değişik etkinliklerle günlerini kutluyorlar. Bizim gibi ülkelerde ise, bu gün bir çok kadın “Bu gün benim günüm” diye nedenini bile bilmeden vur patlasın, çal oynasın modunda kadınlar günü kutluyor. Bunu sorumluları; kadınlarımızın çoğunda bu farkındalığı yaratamamış olanlardır. Kadının bir güne sığdırılan özgürce eğlence hakkı gerçekte her insanın hak ettiği şeydir ve hayatı boyunca özgürce hareket edebilmelidir. Bu gün farkındalık yaratma günüdür. Ve sadece bir günde de değil her zamanda bunu için çalışmak gerekir. Var gücümüzle, her gün,  zamanımız yettiğince kadınlarımızı ve kız çocuklarımızı bilinçlendirmek, erkeklerimizde de önemli bir farkındalık sağlayarak davranış değişikliği yaratmaya yönelik projeler üretmek ve uygulamaya koymak zorundayız. Ya da böyle projeler üretenlerin yanında destek olarak var olmalıyız. Gelişmiş ülkelerin, TOPLUMSAL DUYARLILIĞI YÜKSEK olan bireyler sayesinde gelişmiş olduğunu hep akılda tutarak davranmak akılcı yoldur. Siz yine sevgiyle ve dostça kalın. Kendinize ve keyfinize bakın.