Napolyon Bonapart kimdir?

ABONE OL

Napolyon Bonapart, Fransa'nın Korsika adasındaki soylu bir aileden gelip Avrupa kıtasının büyük bir çoğunluğuna hâkim oldu. 1815'de Waterloo Muharebesi'nde aldığı mağlubiyetin ardından, Güney Atlantik'te yer alan St. Helena adındaki ücra bir adaya sürgüne gönderilerek kalan günlerini burada geçirdi.

Asıl adı ‘Napoleon di Buonaparte’ olan Napolyon Bonapart, 15 Ağustos 1769’da İtalyan kökenli küçük soylu bir ailenin çocuğu olarak Korsika Adası’nın Ajaccio şehrinde doğdu. Avukat Carlo Buonaparte ile Laetitia Ramolino’nun sekiz çocuğundan ikincisidir. 1779’da Fransa’daki Brienne Askeri Okulu’na parasız yatılı olarak başladı. Matematikteki başarısı sayesinde 1784’te Paris’teki askeri akademiye kabul edildi. Bu okuldan 1785 yılında topçu subayı olarak mezun oldu. Aynı yıl içerisinde babasını ölmesiyle ailesinin geçimini sağlamak durumunda kaldı. 1789’daki Fransız Devrimi’ni destekledi ve doğum yeri Korsika’ya yayılması için çalıştı. Napolyon Bonapart, 1793 Tulon Ayaklanması sırasında asker olarak ön plana çıktı.

Kral taraftarı Tulon halkı devrim yönetimine karşı ayaklanarak İngilizlerden yardım istedi, İngilizler gelip Tulon Limanı’nı kuşattı. Bonapart tarafından hazırlanan plan sayesinde İngilizler kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldılar. Bu başarısı üzerine Bonapart henüz 24 yaşındayken generalliğe terfi ettirildi. 1794’te İtalya’daki topçu birliklerinin komutanlığına getirildi. Bu sırada, Kamu Selamet Komitesi Başkanı Maximilien Robespierre idaresindeki on aylık ‘Terör Dönemi’ 1794’ün Temmuz ayında sona erdi ve Robespierre kardeşler idam edildi. Napolyon, Augustin Robespierre ile ilişkisi nedeniyle yeni yönetim tarafından şüpheli görüldü ve tutuklandı. Kısa bir süre Antibes Kalesi’nde tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Paris’e döndükten sonra yönetimi ele alan Ulusal Konvansiyon’a karşı hareketi bastırmak için Paul François Barras ile Lazare Carnot’un kuvvetlerine katıldı. Olaylar kısa zamanda gelişerek yeni bir anayasanın ve Direktuvarlık’ın doğmasına yol açtı. Napolyon 1796’da İtalya’daki Fransız kuvvetlerine başkomutan oldu.



Bu arada General de Beauharnais’in dul karısı olan büyük aşkı Josephine ile evlendi. 1796’nın Nisan ayında ilk İtalya seferine çıktı. Stratejik ustalığın bir şaheseri sayılan İtalya seferi büyük başarı ile sonuçlandı. Avusturya ile girişilen savaşta sırasıyla Millesimo, Mondovi, Lodi, Castiglione, Arcole, Rivoli Meydan Savaşlarında üst üste düşmanı bozguna uğrattı. Sayıca az olan kuvvetleriyle düşmanın pek üstün kuvvetlerine karşı kazandığı bu başarılar Avrupa’da şaşkınlık uyandırdı. 18 Ekim 1797’de imzalanan Campo Formio Antlaşması ile Venedik Avusturya’ya bırakılıyor, karşılığında da Belçika ve İyon Adaları alınıyordu. Antlaşmayla Venedik Cumhuriyeti tarihten silindi. Dalmaçya kıyıları ile Adige’ye kadar olan Venedik topraklarını almakla Avusturya Adriyatik Denizi’ ne çıkıyordu. Yedi Ada’yı alan Fransa, Osmanlı İmparatorluğu ile komşu oluyordu. Bu önemli siyasi olayla Fransa Avusturya’ya gücünü göstermiş, Napolyon da İtalya’daki Fransız yönetimini kabul ettirmiş oluyordu. Bir savaşı kazanmak için ne gerekir sorusuna ‘para, para, para’ yanıtını vermiştir. 1798 yılında Direktuvar yönetimi tarafından Napolyon’un İngiltere’yi kuşatması istendi. Ancak İngilizleri kendi topraklarında yenmek mümkün görünmüyordu. Napolyon, Mısır ve doğu ticaret yollarını ele geçirmek üzere 1798’de Mısır seferine çıktı, Piramitler Muharebesi’nde Osmanlı-Memluk ordusunu yendikten sonra Mısır’ı ele geçirdi. Suriye’yi alıp oradan ya İstanbul’a ya da Hindistan’a yürümek isteyen General Bonaparte, Akka’da Cezzar Ahmet Paşa’ya yenildi. Kahire’ye geçen Bonapart, 1 Ağustos 1799 tarihinde Abukir Muharebesi’nde Osmanlı ordusunu yenilgiye uğrattı. Mısır’da istediklerini tam olarak gerçekleştiremeyen Napolyon, kısa bir süre sonra Fransa’daki siyasi bunalımı haber aldı ve 3 bin Fransız askerini Mısır’da bırakarak Fransa’ya döndü.



Darbeyle İktidarı Aldı
Napolyon 1799’da askeri bir hükümet darbesiyle Direktuvarlık yönetimine son verdi ve Paris’te iktidarı eline geçirdi. 10 yıl boyunca kendisini Fransa’nın başına geçiren ‘Birinci Konsül’ unvanını aldı. Böylece Napolyon’un diktatörlük dönemi başlamış oldu. 1800’de Kuzey İtalya’da Marengo Meydan Savaşı’nda Fransa’nın azılı düşmanı Avusturya ordusunu yendi. Bu dönemde bir dizi reform gerçekleştirdi. 1800’de Fransa Merkez Bankası’nı (Banque de France) kurdu. Maliyeyi düzeltti. Üniversiteleri çağın ihtiyacına uygun şekilde düzenledi. İdari alanda bazı reformlar gerçekleştirerek valilerin ve belediye başkanlarının siviller arasından seçilmelerini ve kendilerini seçen tek merkeze karşı sorumlu olmalarını sağladı; mahkemeleri ve emniyet örgütünü yeniden düzenledi. ‘Legion d’Honneur’ nişanını çıkardı. 1802’de ulusal bir referandum düzenlendi ve halka Napolyon’un ömür boyu konsül olmasını onaylayıp onaylamadıkları soruldu. Yüzde 99’luk bir onayla ‘Ömür Boyunca Konsül’ ilan edildi.
1803’te ABD Başkanı Thomas Jefferson’a Louisiana bölgesini hektarı üç centten 15 milyon dolara sattı. Satışla ABD’nin toprakları iki katına çıktı. 



İmparator Napolyon
18 Mayıs 1804’te kendisini ‘Fransa İmparatoru’ ilan ettirdi, Papa VII. Pius’un elinden taç giydi. Böylece ‘I. Napolyon’ unvanını alan Bonapart, agresif bir savaş stratejisine yönelerek yayılma siyasetine başladı. Eski rejimin kurumlarını canlandırıp aile çevresine unvanlar ve rütbeler dağıtarak yeni bir soylu sınıfı ve saray yaşamı yarattı; kurduğu yeni rejim bir monarşi görünümünü aldı. 21 Mart 1804’de yürürlüğe giren Fransız Medeni Kanunu’nu hazırlattı. Ertesi yıl kendisini ‘İtalya Kralı’ ilan etti. İtalya Cumhuriyeti’nin yerini alan İtalya Krallığı’nın özerk yönetim biçimini daha da sınırladı. Ülkeyi kral naibi olarak üvey oğlu Eugène de Beauharnais’nin yönetimine bıraktı.

Fetih Yılları
İngiltere 1805’te Fransa’ya karşı Avusturya, Rusya, İsveç ve iki Sicilya’yı birleştirerek üçüncü bir koalisyon kurdu. Ekim ayında Fransız-İspanyol birleşik donanmasının Trafalgar Deniz Savaşı’nda İngiliz donanması karşısında yenilmesi üzerine Napolyon, İngiltere yerine onun müttefiklerini hedef aldı. Fransız ordusunu Manş kıyılarından Orta Avrupa’ya yürüten Napolyon, Ulm ve Austerlitz zaferleriyle Avusturya ve Napoli’yi savaş dışı bıraktı. Bourbonlardan alınan Napoli Krallığı’nın başına ağabeyi Joseph Bonapart’ı getirdi. Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’nun 1806’da dağılmasına yol açtı. İngiltere ve Rusya ile dördüncü koalisyonu kuran Prusya’yı Jena-Auerstedt Muharebesi’nde yenilgiye uğrattı. 1807 kışında başlattığı Polonya seferi sırasında Eylau’da Ruslara karşı başarısızlığa uğradı ancak birkaç ay sonra Friedland’daki savaşı kazandı.



Çar I. Aleksandr ile Tilsit’te yaptığı görüşme sonucu Rusya ile bir antlaşma imzaladı. Batı ve Orta Avrupa’nın tartışmasız tek egemeni durumuna geldi. 1807’de Etrurya’yı topraklarına kattı, 1808’de Papalık Devletleri’ni işgal etti, Portekiz’i fethetti, İspanya’ya el koydu. 1808’de İspanya’da IV. Carlos ile VII. Ferdinand’ı tahttan uzaklaştırıp yerine Napoli’den çağırdığı ağabeyi Joseph’i getirdi. Ancak 2 Mayıs 1808’de Madrid halkı ayaklanınca İngiltere ordusu bunu fırsat bilerek saldırıya geçti. Fransız Generali Junato Dupont’un teslim olması, imparatorluğun saygınlığını önemli ölçüde sarstı. Ordusuyla İspanya üzerine yürüdü, düşmanlarını dağıttı ve 4 Aralık 1808 Madrid’i yeniden ele geçirdi. Avusturya ve İngiltere 1809’da beşinci koalisyonu kurdu. Nisan 1809’da Bavyera’yı işgal eden Avusturya Arşidükü Karl’ın ordusunun üzerine yürümek zorunda kaldı. Wagram’daki kanlı savaştan sonra barışa zorladığı Avusturya ile ekimde Schönbrunn Antlaşması’nı imzalayarak Dalmaçya kıyılarını İlirya Eyaleti adıyla topraklarına kattı.

Vâris sahibi olma amacıyla yeniden evlenmeye karar vererek Josephine’i boşadı ve Nisan 1810’da Avusturya imparatorunun kızı Arşidüşes Marie-Louise ile evlendi. 1811’de çocukları II. Napolyon dünyaya geldi. Doğar doğmaz ‘Roma Kralı’ ilan edildi. Yaklaşık 700 bin kişiden oluşan ‘Büyük Ordu’ denen ordusuyla 1812’de Rusya seferine çıktı. Borodino Meydan Savaşı’nda Rus ordusunu yok ettikten sonra Moskova’ya girdi. Ancak Ruslar geri çekilirken geçtikleri her yeri yakmışlardı. Napolyon açlık tehlikesi yüzünden kışın Rusya’dan çıkmak zorunda kaldı. Yolda ordusu fena halde hırpalandı. Napolyon soğuktan, hastalıktan, çete savaşlarından kuvvetlerinin büyük bölümünü kaybetti. General Malet’nin kendisine yönelik darbe planını öğrenince Paris’e dönüşünü hızlandırdı ve Malet’yi idam ettirdi.

Fetihlerden Sürgüne…
Olağanüstü bir hızla örgütlediği 400 bin kişilik yeni ordusu, Şubat-Mart 1813’te Fransa’ya karşı altıncı koalisyonu kurmuş olan Rusya, Prusya, İsveç ve İngiltere orduları karşısında Mayıs ve Haziran aylarında bir dizi zafer elde etti. Ancak Ekim ayındaki Leipzig Savaşı’nda, Avusturya’nın da katıldığı altıncı koalisyonun kendisininkinden iki kat daha fazla olan güçleri karşısında ağır bir yenilgiye uğrayarak tüm Alman topraklarından çekildi. Hollanda ve Almanya devletleri ayaklanırken İspanya, Fransa egemenliğinden çıktı. 31 Mart 1814’te Müttefik orduları Paris’e girdi. Napolyon’un eski dışişleri bakanlarından Charles Maurice de Talleyrand’ın kurduğu geçici hükümet şehrin anahtarını Çar I. Aleksandr’a verdi. Napolyon Nisan ayında Elba Adası’na sürüldü. Bourbon Hanedanı’nın yeniden tahta çıkması ve monarşi yönetimine dönülmesi kabul edildi. XVIII. Louis 3 Mayıs 1814’te törenlerle karşılandığı Paris’te tahta çıktı. Napolyon bu ilk sürgünde ancak 10 ay kaldı, 26 Şubat 1815’te adadan kaçarak Fransa’ya gitti. Paris’e gelip tahta geçti. Gelişme üzerine XVIII. Louis kaçmak zorunda kaldı. Napolyon, müttefiklere baş eğdirmek üzere harekete geçti, 18 Haziran 1815’te Belçika’da Waterloo Meydan Savaşı’nda İngiliz-Prusya kuvvetlerine yenildi. Paris’e gitti. Tahtı bırakması için zorlandı. İngilizler tarafından Saint Helena Adası’na sürüldü ve altı yıllık acıklı bir esaretten sonra 1821’de 52 yaşında öldü. 1840’ta külleri törenle Fransa’ya getirildi ve Paris’te Invalides’e gömüldü.